" Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz."
Şems-i Tebrîzî'ye sormuşlar:
"Madem ki kader var neden bu çaba?"
Şems-i Tebrîzî'ye :
"Kader;yolun tamamını değil , sadece yol ayrımını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuyla aittir."
Öyleyse;
ne hayatın hakimisin, ne de hayat karşısında çaresiz...
Sustum, düşündüm, durgunlaştım.
En çok hüzündü adım...
Ama elhamdülillah hiç yanlız kalmadım.
Yöneldim sesimi işitene.
Ve bir ayet düştü dilime;
"Ben kaderimi ve hüznümü sadece Allah'a arz ederim."
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır. "Ademoğlunun her amelî kendisinindir, yanlız oruç müstesna , o benimdir. Onun mükâfatını verecek olan da benim ."
"Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki oruçlunun ağız kokusu Allah indinde misk kokusundan daha güzeldir."
Ben insanım... yağmur değilim, bulut değilim, güneş değilim, gölge değilim. Kısacası ben insanım herkese iyi gelmeyebilirim, anlaşılmayabilirim, alkışlanmayabilirim. Ben insanım ya hani; üzüldüğümde kalbim kırılabilir ama hiç önemli değil kaldığım yerden yaşamaya devam etmesini de bilirim.