Allah'ın rab olarak birliği konusunda şirke düşmenin göstergelerinden biri de Allah'tan başkasının emir verme, yasak koyma ve şeriat vazetme yetkisinin olduğuna inanmaktır. Allah'tan gayrısının şeriatı değiştirme hakkının olduğunu kabul etmek de O'nun dışında birisini rab ilan etmek anlamına gelmektedir. Bunun delili şudur: Allah Teala, Yahudi ve hristiyanlar hakkında şöyle buyurmaktadır: "Yahudiler hahamlarını, hristiyanlar rahiplerini ve Meryemin oğlu Mesihi Allah'tan başka Rab edindiler. Halbuki onlara bir tek İlâha ibadet etmeleri emr olunmuştu. Ondan başka İlah yoktur. O, onların ortak koştukları şirkten münezzehtir" (Tevbe, 31). Halbuki onlar hahamlarının ve rahiplerinin yaratma kudreti olduğuna, rızık verdiklerine ve işleri idare ettiklerine inanmış değillerdi. Hahamların ve rahiplerin kendilerine malik olduklarını düşünmüyorlardı. Acaba onların yanında kendilerini köle gibi mi hissetmişlerdir. Bilakis hahamlar ve rahipler dünyada zühd hayatı yaşama iddiasıyla hücrelerde inziva hayatı yaşamışlardır.
"İbadet", "yardım dileme" ve bunun kapsamına giren "korkma", "umma", "sığınma", "tevekkül", "tevbe", "bağışlanmayı dileme" gibi bütün şeyler, ortağı bulunmayan ve tek olan Allah'a yapılır. "İbadet", ulûhiyetine; "istiane" (yardım dileme) de rubûbiyyetine bağlıdır. Allah, âlemlerin rabbidir; O'ndan başka ibadete layık ilâh, O'ndan başka Rab yoktur. Ne bir melek, ne bir peygamber, ne de bir başkası. Büyük günahların en büyüğü, Allah'a ortak koşmaktır. Seni yaratan O olduğu halde, başkasını O'na eşit kılmandır. Ortak koşmak, ibadetinde, tevekkülünde ve yardım dilemende başkasına pay tanımandır.
Reklam
Allâh Teala’nın vahdaniyetini ve O’ndan başka ilah olmadığını bilmektir asıl mesele.Yalnız bilmekle de yetinilmez bilakis bu bilgi ile birlikte yalnızca hiçbir ortağı olmayan Allâh’a ibadet etmek gerekir. İşte bu ikisi; Rab Teala’yı isimleriyle, sıfatlarıyla, fiileriyle, hükümleriyle tanımak ve bunların gerektirdiği şekilde O’na kulluk etmekle mümkündür.
Tevbe Suresi - 31
اِتَّخَذُٓوا اَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ اَرْبَاباً مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَالْمَسٖيحَ ابْنَ مَرْيَمَۚ وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُٓوا اِلٰهاً وَاحِداًۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَؕ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ (Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (Hristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır.
Allah’ın Otoritesi ve Beşerin Otoritesi...
Eğer kişinin uymak suretiyle dayandığı otorite, kanunlardan bir kanun veya nizâmlardan bir nizam ise, o Allâh’ın hükmüdür ve kişi şüphesiz Allahın dini üzerindedir. Şayet bu otorite meliklerden birinin otoritesi ise kişi, melikin dini üzerinde demektir.
Beyan Yayıncılık
78 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
İbadet, ilâh, Rab, din tağut kavramlarını çok güzel ve doğru anlatmış kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Zira yıllarca bu kavramları istismar ederek insanları kandırdılar.
Kur'an'da Beş Terim
Kur'an'da Beş TerimYüksel Yılmaz · Dar'ul Erkam Yayınları · 07 okunma
Reklam
189 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.