Hace Abdullah el-Ensari-el Herevi

Tevhidin Delilleri Hakkında 40 Hadis author
Author
0.0/10
0 People
4
Reads
1
Likes
173
Views

About

Hâce Abdullah Herevî (4 Mayıs 1006 - 8 Mart 1089), 11.yüzyılda yaşamış sufi ve din bilgini. Ebu İsmail Abdullah ibn Ebu Mansur Muhammed, Hace Abdullah el-Ensari el-Herevi veya Heratlı Ensari adlarıyla bilinen sufi, eserleriyle kendisinden sonraki sufileri etkilemiştir. 4 Mayıs 1006'da Afganistan'ın Herat kentinin eski kalesi Kuhendiz'de dünyaya geldi. Soyunun Ebu Eyyub el-Ensari'nin oğlu Met'e kadar ulaştığı söylenir. Met 652 yılında Ahnef b. Kays kumandasında Horasan'a yapılan bir sefere katılmış ve Herat'a yerleşmişti. Babası Ebu Mansur pazarcıydı. Belh şehrine giden Ebu Mansur orada Cüneyd-i Bağdadi'nin tasavvuf anlayışına bağlı bir sufi olan Şerif Hamza Akîlî'nin meclislerine katıldı. Bu sufilerin canlılara eziyet etmemek için azami özen gösterdikleri hatta üzerlerine konan sinekleri dahi kovmadıkları, akrep ve yılan türü hayvanlara dokunmadıkları aktarılır. İlk dini bilgilerini babasından öğrenen Heratlı Ensari, Malini Medresesi'nde öğrenimine devam etti. Dokuz yaşında hadis ilminden ders görüp hadis yazmaya başladı. On dört yaşında vaaz verecek kadar dini bilgiye ulaştı. Herat'ta Şeyh Amû'dan ilk tasavvufi eğitimini aldı. Dönemin meşhur sufilerinden Ebu Said-i Ebu'l-Hayr ile de görüşmüş ancak kendisinin "tasavvuf yolunda mürşidim" dediği şeyhi Ebu'l-Hasan el-Harakanî olmuştur. Hem Ebu'l-Hayr ham de Harakanî'nin de etkisiyle coşku ve cezbeye dayalı tasavvuf anlayışını benimsedi, onlar gibi şiirler yazdı, sema yaptı. Hayatının ileriki yıllarında ağır bir hastalık geçirmiş ve bunun sonucunda görme duygusunu yitirmiş ancak talebelerinin yardımıyla da eser telif etmeye devam etmiştir. 8 Mart 1089 tarihinde 82 yaşında vefat etti. Türbesi Selçuklular zamanında inşa edilmiş, Gurlular döneminde Sultan Gıyaseddin Muhammed devrinde de Emir İzzeddin tarafından türbenin yanına bir medrese yaptırılmıştır. Hace Abdullah el-Ensari'nin torunları Hindistan'a göçmüş ve İslam düşüncesi, eğitiminin orada yayılmasını önemli rol üstlenmişlerdir. Soyundan gelen en ünlü kişi "Kutb-ül Alam" lakabıyla tanınan Shaikh Khawaja Alauddin Ansari Mahdum Nizamuddin Ansari ve Kutb Şahid Molla Kutbuddin Ansari bunlardan birkaçıdır. Molla Kutbuddin Ansari'nin soyundan gelen Şahid ünlü Firangi Mahal okulunu kurmuştur.
Full name:
Ebu İsmail Abdullah ibn Ebu Mansur Muhammed, Hace Abdullah el-Ensari el-Herevi veya Heratlı Ensari
Title:
11.yüzyılda yaşamış sufi ve din bilgini
Birth:
Herat, Gazne Devleti, 4 May 1006
Death:
Herat, Gazne Devleti, 8 March 1089

Readers

1 readers liked.
4 readers read.
2 readers are reading.
3 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
Sa'd bin Ubâde (r.h) şöyle dedi: "Karımın yanında bir adam görürsem kıskançlığımdan dolayı onu kılıçla öldürürüm." Bu Rasûlullah (s.a.v)'a ulaşınca şöyle buyurdu: "Sa'd'ın kıskançlığına mı şaşırıyorsunuz? Vallâhi ben ondan daha kıskancım. Allâh ise benden daha kıskançtır. Bu yüzden Allâh gizli veya açık fuhşiyatı haram kılmıştır. Allâh Azze ve Celle'den daha kıskanç hiçbir "şahıs" yoktur. Allâh Azze ve Celle'den daha çok özrü seven hiçbir "şahıs" yoktur ki bu yüzden müjdeleyici ve korkutucu rasûller göndermiştir. Allâh Azze ve Celle'den daha çok övülmeyi seven hiçbir "şahıs" yoktur."
Buhari Tevhid 44; Müslim 1499; Darimi 2231, 2233Kitabı okudu
Cerîr (r.a) şöyle dedi: "Biz bir yolculukta Nebî (s.a.v) ile beraber bir seferdeydik. Ay'a doğru baktı. Dolunay gecesiydi. Sonra şöyle buyurdu; "Hiç şüphe yok ki sizler şu dolunayı birbirinize zarar vermeden gördüğünüz gibi Rabbiniz Azze ve Celle'yi de gözleriniz ile apaçık göreceksiniz. Eğer Güneş doğmadan önce ve Güneş batmadan önce namaz kılmaya güç yetirebilirseniz bunu yapın." Ardından Rasûlullâh şu ayeti okudu: "Güneş doğmadan önce ve Güneş batmadan önce Rabbini hamd ile tesbih et." (Kâf 39)
Buhari 554, 573, Tevhid 7434; Müslim Namaz 211; Ebu Davud 4779; Tirmizi 2675; İbn Mace Mukaddime 166; İbn Mende İmanKitabı okudu
Reklam
Allah, bu dünyayı hicap mahalli kılıp birkaç hicabın nakşını yazmıştır. Muhakkikler demişlerdir ki: “Kendi varlığıyla kâim olmayan hiçbir şey, dâim olamaz; kendi vücuduyla sâbit olmayan hiçbir şey de hayat bulmaz. Dalgıç, kuru nehirde aramaz bir şey;çiftci toprağa ekmez tohum. Dünyanın nakışları, boyar gözü.Göz renge boyanınca gönül taş gibi katılaşır. Şüphesiz gönül arzularını riyâzetle uzaklaştırıp nefsi mücâhedeyle ortadan kaldıranlar, perdelerin arasında aradıklarını buldular, Ancak dalalet ve cehâlet ehli olanlar olmadıkları gibi göründüler. Hamamın nakşına âşık olup aldandılar, her şadırvan başına bir kement attılar. Baktığında onlardan ne tarikatten bir iz ne cefâdan bir pişmanlık ne de vefâ yolunda bir adım görürsün.
Sayfa 206Kitabı okudu
|YA Rab, senden kulluğu istiyorum * Pâdişahlığın bin kat artsın istiyorum* Herkes senin kapından bir muradını diliyor* Ben ise bu cihanda senden seni istiyorum)
Sayfa 126Kitabı okudu
Sıradan insanlar, "...üd'uni estecib lekum... "...Bana dua edin ki ben de kabul edeyim...”' kerimesinin latif mânâsına bakarak duânın gerçekleşmesini Hüdâ'nın icâbetine bağlı sanırlar. Halk içindeki havas ehli ise "...men yeşâ'u ve yehdi..« (Allah) dilediğini doğru yola iletir” latifesinin gönlü süsleyen asıl mânâsına itibar ederek duânın sadır olması için gereken icâbetin husule gelmesinin, Allah'ın kulunun fiilini rızâsına ve muhabbetine en uygun hâle getirdikten sonra gerçekleşeceğini bilir. Mahlükatın amellerinin tamamı ve gidişatının geneli |99| “Yallâhu halakakum ve mâ ta'melün * Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.” hükmünde bulurlar.
Sayfa 150Kitabı okudu

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 1 hours
Ensåri'nin fütüvvet risâlesi, kendisinden önce telif edilmiş olan Sülemi risålesinden gerek uslup, gerekse muhteva ve fütüvvetle ilgili nakledilen rivayetler yönün den bu kadar uzak iken, çağdaşı olan Kuşeyrinin er Risåle'sinde naklettiği fütüvvetle ilgili bilgilerle neredey se aynıdır.Bu durum her ne kadar Ensåri'nin Kuşeyri'nin risälesinden faydalandığı ihtimalini akla getirse de, kay naklarda geçen "Ensári 417/1027 yılında tasavvuf ehli nin sohbetlerinden de istifide etmeyi düşünerek Nisibur'a gittiği fakat burada dikkatini çekecek Ebü'l-Käsım el Kuşeyri'den başka mutasavvif bulamadığı, Kuşeyri'nin de hem yaşli ve hem de Es'ari akidesine mensub olduğu için onun meclislerine de devam etmediği" ibaresi bu ihtimali ortadan kaldırmaktadır. Bu da-yani her iki müellifin fütüvvete dair aktardığı bilgilerin benzeşmesi- iki müellifin aynı çağda yaşamış olmasi ve aynı bölgede (Nişâbur), aynı ilmi ortami teneffüs etmiş olmalarryla izáh edilebilir diye düşünüyoruz
Kitabü’l-Fütüvve / Fütüvvet Ahlakı
Kitabü’l-Fütüvve / Fütüvvet AhlakıHace Abdullah el-Ensari-el Herevi · İber · 20231 okunma