23.cüz
🍂🍂🍂YİRMİ ÜÇÜNCÜ CÜZ ÖZETİ 🍂🍂🍂 Bu cüzde Yasin Sûresinin devamı, Saffat ve Sâd Sûresinin tamamı ile Zümer Sûresinin 31 ayeti yer alır. ❤❤Yasin Sûresi❤❤ ❤1. 28-50 ayetler arasında Kıyamet günü insanların yaptıkları amelleri görünce pişmanlık duyacakları ve Allah Teâlâ’nın varlığının delilleri zikredilir. Üç tane ana delil zikredilir. Ölü
Harika :D
Atatürk'ün sansürlenen mektubunda en çok tartışılan, " ... Arabistan Yarımadası'nın kumsal çöllerinden; (İkra, Bismi, Rabbi) safsatasını esas tutmuş olan Araplar, " cümlesidir. Sırayla gidelim: 1. Atatürk'ün parantez içinde kullandığı "(İkra, Bismi, Rabbi) safsatası" ifadesi Kur'an'daki Alak Suresi'nin 1. Ayeti'nde geçmektedir. Surede "Ikra'bismi rabbikellezi halak (halaka) " denilmektedir. Burada "ikra/oku", "bi(i)smilismiylel adıyla", "Rabbi (ke)I Rabbin" anlamlarındadır. Dolayısıyla (ikra, bismi, Rabbi), "Rabbinin ismiyle/adıyla oku" demektir. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğü'ne göre safsata ise "Boş, temelsiz, asılsız söz" anlamındadır. 2. Atatürk'ün bu ifadesi, kendi anlatımıyla "gerçek tarih belgelerinin yorumu" olan bazı tarihi romanlardan yaptığı bir çıkarımdır. Nitekim Atatürk, "Bu roman sayfalarında görülen şeyler yaklaşık şöyle açıklanabilir:" dedikten sonra parantez içinde "(ikra, bismi, Rabbi) safsatası" ifadesini -o sözünü ettiği romanlardan- alıntılamıştır veya çıkarım yapmıştır. 3. "İkra, bismi, Rabbi" ilkesini, "safsata" ve "ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilke" diye adlandıran Atatürk, Arapların "bu ilkeye" dayanarak "uygar dünyada" özellikle Türklerin zengin ve uygar bölgelerinde tahribat yaptıklarını belirtmiştir. Devamında da "Bu zihniyetle hareket edenler, İslam'dan önce evrensel Türk uygarlığının bütün belgelerini imha etmekte engel görmediler," demiştir.
Sayfa 71 - 2. maddede emin şekilde romandan diyor, peki hangi roman?Kitabı okudu
Reklam
Kuranda anlatılan tüm peygamberler bize örnek gösteriliyor. Ama içlerinde iki tanesi var ki Rabbimiz onları örnek kelimesini kullanarak örnek gösteriyor. Biri Peygamberimiz diğeri ise Hz ibrahim. Yapayalniz bir peygamber. İbrahim başlı başına bir ümmet idi;bir hanif olarak Allah'ın önünde ediliyordu,müşriklerden değildi.(Nahl 16:20) ibrâhim peygamberin yaşadığı çağda ahlaki kırıntılar bile yoktu. Yinede onu yıkamadılar. Ayetin sonunda o müşriklerden değildi derken müşriklerin Hz. ibrahimi değiştirmeyi basaramadiklarinin mesajını veriyor.Sana mesaj var dostum. OKU şu mesajı.Sakın seni değiştirmelerine izin verme. Sen ibrahimsin unuttun mu ? Sen onların putlarını rahatsız etmek için varsın. Unutma baş kaldırdıkça var olacaksin.
Sayfa 183Kitabı okudu
Şanı yüce Rabbimiz, Firavun ve ordularının helakıyla ilgili olarak açık bir ayet, açık bir belge bıraktığını buyurmakta ve bu belgelerden birisinin Firavun’un cesedi olduğunu bildirmektedir. Sular boğazına gelinceye kadar küfür dolu inkarından vazgeçmeyen Firavun, boğulacağını anladığı son anda “İsrailoğullarının kendisine inandığı ilahtan
Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’den kaçan müşrikleri şöyle anlatmaktadır: “Onlar sanki aslandan kaçan yaban eşekleridirler.”(Müddesir,50-51) Fahreddîn er-Râzî, bu âyetin tefsirinde şu yorumu yapıyor: ”Müşrikler, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)i gördüklerinde tıpkı yaban eşeklerinin aslandan kaçtığı gibi kaçıyorlordı."2 Çünkü Efendimiz ( sallallâhu aleyhi ve sellem) onlara Kur’ân âyetlerini okuyordu. Öyleyse Kur’ân okuyucuları da Kur'ân’ı aslanlar gibi çekinmeden/korkmadan okumalıdır. Ta ki Kur'ân'dan yüz çeviren müşrikler, kendisinden yaban eşekleri gibi kaçıp uzaklaşsın.
’Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle (yıldızlarla) donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.( Mülk Süresi, 67/5. ) İbn Kayyim (rahmetullâhi aleyh), bu âyete işâret ederek, şu latîf yorumu yapar: ”İmân nüruyla aydınlanmış ve şehvet esâretinden kurtulmuş olan kalbe bir nür bahşedilir. Bu nürdan bir alev tutuşur ve bu alev; kalbe girmeye çalışan vesveseleri yakıp kül eder. Bu, tıpkı yıldızlarla korunmuş semâya benzer. (Yukarıdaki âyette bahsi geçen yıldızlara işâret ediyor). Şöyle ki; semaya yaklaşmaya yeltenen bir şeytan olduğunda, bu yıldızlar şeytanlara atılır ve şeytanlar oradan kovulur. Böylesine bir muhafazaya medâr olan sema, insandan daha yüce olamaz. Allah'ın himâyesi, insanoğlu için daha tam ve mükemmeldir. Zira o sema, meleklerin ibâdet mekânı, vahyin karargâhı ve ibâdet nurlarının toplandığı yer iken; Müminin kalbi ise, tevhid, muhabbet, marifet ve îmânın karar kıldığı yerdir. Böyle bir yer, şeytanlardan korunmaya semadan daha lâyıktır.1 "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerinizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin. ( Al-i İmrân Süresi, 3/8.) 1 İbn Kayyim, El-Vâbilu' s-Sayyib Mine’l-Kelimi’ t-Tayyib. 2
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.