Bunlara ilaveten bir anlayış farkı da söz konusudur: Vaiz Sterne'ün kitabı, inançsız ruh ile duygulara teslimiyet arasında bir uzlaşmadır, Victoria döneminin edepli koridorlarında Rabelais'ye özgü neşeye duyulan özlemdir. Diderot'nun romanı, ardan ve otosansürden azade bir özgürlük ve duyguların ardına saklanmayan bir erotizm patlamasıdır.
Sayfa 15 - Bir varyasyona girişKitabı okudu
Kendilerinden şüphe etmek için elimde haklı gerekçeler olarak bulunan bazı hatıralar sayesinde bu hikâyenin eksik kalan yanını tamamlayabilirdim. Ama neye yarar ki? İnsanlar ancak gerçek olduğuna inandıkları şeylerle ilgilenirler. Üstad François Rabelais'nin Pantagruel'inden ve Compère Mathieu'nün (Henri-Joseph Du Laurens’in bir eseri) maceralarından sonra en önemli eser olan Kaderci Jacques ile Efendisi üzerinde ciddi bir inceleme yapmadan bir şey söylemek cüretkârlık olsa da, bu hatıraları bütün zihnimi toplayarak, büyük bir tarafsızlıkla okuyacağım ve bir haftaya kadar size bu konudaki fikrimi söyleyeceğim. Benden daha zeki biri yanıldığımı kanıtlarsa da sözümü geri alacağım.
Sayfa 269Kitabı okudu
Reklam
244 syf.
·
Puan vermedi
Rönesans'ın Fransa'daki en önemli temsilcilerinden Rabelais, beş kitaplık külliyatında yazım sırasında birinci, hikaye kronolojisinde ikinci olan bu eser Gargantua'nın oğlu Pantagruel'i anlatır. Fikrimce, Gargantua çok daha keyifliydi. Temel olarak dönemi, skolastik eğitimi, din adamlarını ve kiliseyi, kralı/siyaseti eleştiren Rabelais bu eserinde dönem içinde Fransa'da Fransızca dışında konuşulan onlarda diyalekt ve lehçeye ve artık geride kalması gerektiğine inandığı Latinceye yöneltir eleştirilerini. Rabelais'nin kadın düşmanlığı (mizojini) beni rahatsız etse de 16. Yüzyıl için çok önemli ilerici bir eserdir. La Sorbonne yani o dönemin sansür mekanizmasının nefret ettiği Rabelais'nin yazıları, yazarın başını çok ağrıtmış olsa da hayatı boyunca geri çekilmemiş ve hep yazmaya devam etmiş. İnanılmaz abartılar, fantastik hikayeler, destansı kurgu ve Fransa'nın ilk romanı olma özelliğiyle ilginç bir eserdir fakat modern anlamda roman kategorisine alınırsa eleştirilecek çok yönü vardır elbette.
Pantagruel
PantagruelFrançois Rabelais · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018272 okunma
Gülmek insanı diğer yaratıklardan ayıran bir özelliktir, der Rabelais.
Çoğu kez biz bir şey düşünürüz, Tanrı başka bir şey yapar ve ne zaman ki güneş batar, o vakit bütün canlılar gölgede kalır.
Herşeyi eskiten ve azaltan zaman iyiliklerin değerini arttırır ve büyütür.
Reklam
Tanrım sen ne iyisin, bize bu güzel içkiyi veren Tanrım!
Sayfa 192Kitabı okudu
Din Eleştirisi
Çünkü aslında doğrudur, her halükarda, hiç kuşkusuz, Tanrı şahidimdir ki çanları olmayan bir kent bastonsuz bir köre, koşumları olmayan bir eşeğe, çıngırağı olmayan bir ineğe benzer.
Sayfa 112Kitabı okudu
Her kim götünü silerse kağıtla, Biraz pislik bulaşır taşaklarında.
Reklam
François Rabelais
"İnsan kendine ne kadar değer verirse, o kadardır."
François Rabelais
"Dünyanın yarısı, dünyanın öteki yarısının nasıl yaşadığını bilmez."
François Rabelais
"Okuma zevki kazanmak zahmet ister. Hazır düşünceleri unutmayı ve çok fazla şey öğrenmeyi kabul etmek gerekir. Şaşırmak, sarhoş olmak, büyülenmek.."
François Rabelais
"Hüznün sizleri nasıl yiyip bitirdiğini, mağlup ettiğini görüyorum. Ağlamak üzerine yazmaktansa gülmek üzerine yazmayı tercih ederim. Çünkü gülmektir insanı insan eden, cesaretlendiren."
Büyüleyici, ama hatalı bir kitapta bütün bir çağın zihni koordinatlarını her ne kadar müstesna da olsa tek bir bireyde, Rabelais'de bulmaya kalkışmıştır. Febvre kendisini Rabelais'nin sözde "ateizmi"nin var olmadığını kanıtlamakla sınırlasaydı, mesele yoktu. Ama Febvre "kolektif zih- niyete (ya da psikolojiye)" döndüğü ve dinin Rabelais gibi "16. yüzyıl insanı" üzerinde hem kısıtlayıcı, hem baskıcı, hem de kaçınılmaz bir etki yarattığını ileri sürdüğü zaman, bu varsayım kabul edilemez hale geliyor. Gerçekten de, beceriksizce tanımlanan bu "16. yüzyıl insanı" da kim? Hümanistler mi, tüccarlar mı, zanaatkârlar mı, köy- lüler mi? Bu sınıfsız "kolektif zihniyet" kavramı yüzünden, kültürlü bireylerden oluşmuş dar bir Fransız toplumu katmanı üzerine yapıl- mış bir araştırmanın sonuçları, kimseyi dışarıda bırakmadan bütün bir yüzyılı kuşatacak biçimde genişletiliyor.
S.25-26
Resim