Halbuki kainatı ve beşeriyeti seyirden doğan kavrayış şaire daha derin,daha kuvvetli ve daha bütün beşeriyeti mütehassıs edebilecek ilhamlar verebilecek kadar muhteşemdir!Böyle bir şair insanları daha iyi hissetmeye sevkedebilir.İnsanlarda dinin uyandırdığı aynı extaseları uyandırabilirler.Ve fiilen de en yüksek dini hisleri taşıyan İncil ayetleri veyahut şarkın diğer mukaddes kitaplarının yazıları gene hayatın ve kainatın seyrinden doğmuş ilhamlar değil de nedir?
Hulasa,19.asırda bütün ilimlerin-astronomi müstesna-o asırdan evvelki herhangi üç dört asır esnasında yaptıkları terakkiden ziyadesini yapmış olduğunu iddia edersek kafi gelmez;iki bin sene evveline,yani kadim Yunan devrindeki insan dimağının uyanması zamanına rücu etmelidir ki,19.asıra bir misal bulunabilsin!Fakat bu mukayese dahi tamamı ile doğru değildir,zira kadim Yunan devrinde insan,tekniğin bugünkü derecesinden pek aşağıda idi;halbuki tekniğin inkişafı ve terakkisidir ki insanı zahmet esaretinden azat eylemiştir.