Nohut oda, mekanlar içinde varolduğumuzda yahut onların dışında kaldığımızda neler hissettiğimizin, hissedebileceğimizin, ruhumuzun aldığı renklere göre çekilmiş fotoğrafları. Her öyküde farklı fotoğraflar yeni yüzler fakat benzer varış noktaları. Her ailenin ya da birlikte yaşayan insanın, aynı mekanın içinde farklı bir hayatı vardır. Çünkü insan ne kadar kalabalık da olsa tek başındadır. Ama o üstümüzdeki çatı bizleri topluluk halinde yaşamaya mecbur bırakır. Kimi için mecburiyet olan bu çatı kimi için dünyanın en olunası yeridir. Küçük bir yerdir ama bizim için dünyanın en geniş en rahat mekanıdır ora, o yaşadığımız yer. Bazen de büyük, korunaklı ve yaşam için gerekli olan her şeyle donatılmıştır ama soğuktur, kasvetlidir, bir türlü içine sığamayız. İçinde yaşanılan yerden ziyade içindekilerin o yere o eve - nasıl adlandırırsak- oraya hayat katan aslında insanlardır, nefeslerdir, anlardır, anılardır. İçinde yaşadığımız zamanda fark edilmeyen ya da yeteri kadar değer vermediğimiz duygular gitmek fikriyle nasıl çoğalıp yolumuzu kesiyor, anlıyoruz ki bazı şeyler gittiğimizde tükenmiyor. Gitmeden de tükenmişliği vardır bu hislerin bu bağların... Öykülerinde, hayattan, yaşanılması muhtemel olaylar ve durumlar var. Bunları da aynı hayattaki gibi, doğallığıyla, sade ve akıcı bir şekilde anlatıyor. Karşınızda biri var ona yaşadığınız bir olayı anlatıyormuşsunuz gibi. Öykülerin tümü içindeki kadın karakterlerin ağzından aktarılıyor.