Abdulkadir Çelebioğlu aynı yorumu tekrar buraya yazıyorum öyle silip engellemekle ve yaldızlı sözler ile insanları sapıklığa sürüklemeyin.
Risale-i Nuru bir siz okudunuz zaten başka hiç kimse okumadı ve herkez cahil. Ayrıca öyle gözüküyor ki sizde Risale-i Nur okumaktan Kur'an ve hadisleri anlayamamış sınız.
Ayrıca harici ve tekfirci
Ey Kàdir-i Kayyum! Bütün zîhayat, zîruh, zîşuur senin mülkünde, yalnız senin kuvvet ve kudretinle ve ancak senin irade ve tedbirinle ve rahmet ve hikmetinle, rububiyetinin emirlerine teshir ve fıtrî vazifelerle tavzif edilmişler. Ve bir kısmı, insanın kuvveti ve galebesi için değil, belki fıtraten insanın za'fı ve aczi için, rahmet tarafından ona müsahhar olmuşlar. Ve lisan-ı hal ve lisan-ı kàl ile Sâni'lerini ve Mabud'larını kusurdan, şerikten takdis ve nimetlerine şükür ve hamd ederek, herbiri ibadet-i mahsusasını yapıyorlar.
Cümle alem şahittir ki adalet denince akla gelen ilk isim Hz. Ömer'dir(ra) ve onun adalet kefesinde iki özellik vardır. Biri Cemali, diğeri Celali tecelliden oluşur. O kefelerden birinde rahmet, diğerinde kuvvet vardır. Zira adalette bu iki terazi sağlanmak zorundadır. Eğer bir kişide kuvvet olup rahmet olmazsa o kişi "zalim” olur. Rahmet, şefkat olup kuvvet olmazsa da o kişi "zelil” düşer. İşte Hz. Ömer (ra) bunu dengeleyip aynı zamanda bu dengeyi bize de öğreten kişidir.
Âhirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselâm Deccal'ı öldürdükten sonra, insanlar ekseriyetle din-i hakka girerler. Halbuki rivayetlerde gelmiştir ki: "Yeryüzünde Allah Allah diyenler bulundukça kıyamet kopmaz." Böyle umumiyetle imana geldikten sonra nasıl umumiyetle küfre giderler?
Elcevab:
Hadîs-i sahihte rivayet edilen: