Sana hiç yazmadım ve şimdi çok zorlanıyorum. Bu dördüncü başlangıcım. İlkin sadece üç cümle yazabildim sana, sonrasında seni övdüğüm satırlar oldu, yırtıp attım o kağıdı da... Sen benim 13 yaşımın erkek kavramının en yücesi idin. Boyun o kadar uzundu ki, "baban kaç yaşında" dediklerinde, "90" dediğimi hiç unutmadım. Benimle
Kitap okumak insanı geliştirebilir de geriletebilir de. İlkinin nedenleri üç aşağı beş yukarı herkesin malumu olduğu için onu şimdilik geçelim. İkincisine gelelim: Kitap okumak, insanı neden geriletir? Ben, bu konuda sıkça gözlemlediğim iki nedenden kısaca bahsedeceğim.
Bizim gibi düzenli kitap okuma oranlarının düşük olduğu toplumlarda kitap
Öncelikle incelememe başlamadan önce bu yazarla ve kitapla tanışma öykümü anlatmak istiyorum. Yazarı tabii ki tanıyordum ama henüz hiçbir kitabını okumamıştım. Hayatımdaki
en değerli insanlardan birisi'' ile hangi kitaba başlasam? diye kitaplardan sohbet ederken bana Robert Langdon'u tanıyıp tanımadığımı sordu ve kitaplığındaki Başlangıç
Şimdi aklıma düştü, 1000K mahellesi olsa da biz de orada yaşasaydık nasıl olurdu diye. Hayal değil mi Kınalı Adası gibi bir yer olsun. Rıhtımında kocaman çınarların altında da herkese açık kütüphane ve kahvehane tarzı bir yer ki sohbetler kitap tartışmaları burada yapılsın, tiyatro ve sinema gösterileri de burada yapılsın oldu olacak burayı da ben
Hepimiz her sabah ev dediğimiz bir prizmadan çıkar, gitmek istediğimiz yere ulaşmak için kare, dikdörtgen başka bir prizmaya biner ve başka iş dediğimiz bir prizmaya ulaşmaya çalışırız. Bilinçli ya da istemeyerek koşullandırılmışızdır artık günlük iş ritüellerini yerine getirmek için. Sabah erken kalktığımız için yüzümüz asık ve donuktur, akşam
Kadınlarımızda o kadar büyük bir aşağılık kompleksi yarattık ki; 8 martta bile;
Kadın güçlüdür,
Kadın pilot olabilir,
Kadın da..yapabilir gibi anlamsız ve
değersizleştirici övgü (sövgü)lerle
kutluyoruz. Ve yine kadına verdiğimiz
değeri, erkeğin yaptığını yapabilmekle ölçüyoruz.
Kadının sanki değer görmesi için;
Başarması,
Güçlü olması,
Erkeğe rakip olması,
Kimseye muhtaç olmaması gerekiyormuş gibi.
İşte bundan dolayı da bu topraklarda kadınlar, olduğu gibi sevilmeyi bilmediler, bilemediler.
Ve aynı kafa bugün bile kadının değerini başarılarıyla ölçüyor.
Sene 2009… Üniversite hayatımın ilk yılları… “Topluma Hizmet Dersi” kapsamında körler okuluna gideceğimiz söylendi. Tam adıyla “Gaziantep GAP Görme Engelliler Ortaokulu”. İlk duyduğum anda gitmek istemedim çünkü dersine gireceğimiz sınıf, görme engellilerden oluşan bir sınıftı. İsteksiz olma sebebim o hüzün dolu duygu dolu atmosferi bünyemin
Hayatta her birimiz bir şeyleri başarmak için mücadele içindeyiz. Ya buna katlanır devam edersin ya da pes edersin. Yazarın da söylediği gibi 𝐚𝐜𝛊 𝐜̧𝐞𝐤𝐦𝐞𝐤 𝐛𝐢𝐫 𝐭𝐞𝐫𝐜𝐢𝐡 𝐦𝐞𝐬𝐞𝐥𝐞𝐬𝐢𝐝𝐢𝐫.
1980'lerden bu yana egzersiz sloganı olarak kullanılan "ℕ𝕠 𝕡𝕒𝕚𝕟, 𝕟𝕠 𝕘𝕒𝕚𝕟." mottosunu sadece egzersizde değil aynı zamanda hayatta başarıyı yakalamak
Eğer bu kitabı okuduysanız kendinizi tebrik edebilirsiniz. Fakat durağan bir dili, çok karakterli oluşu sebebiyle değil, hayatınıza böyle enteresan bir sülalenin hikayesini bilerek devam edeceğiniz için. Yanında Marquez'in, adlandırmak dilinizin ucunda duran ama tam olarak ne olarak tanımlamanız gerektiğini kestiremediğiniz anlatımı da
Kemal Tahir okumak, onun düşünsel dünyasını kavrayabilmek, hiç olmadı kavramaya çalışmak, bir Türkiye Cumhuriyeti evlâdı için devrim niteliğinde bir eylemdir. Henüz Kemal Tahir'e zaman ayırmamış, onu okumamış, tanımamış olanlar içinse bu ciddi bir kayıp, ciddi bir boşluktur.
*Bu konu nezdimde tartışmaya kesinkes kapalıdır.
1944 yılından beri o kadar çok yayınevi, o kadar çok basmış ki bu eseri, eğer yanılmıyorsam Türkiye'de baskı şampiyondur. Sitemizde de çok okunmuş, çok güzel yorumlar yapmış bu kıymetli okurlar. Ben bu kitap üstünden daha çok yazarını ele almak istedim.
Stefan Zweig edebiyatta Pasifizmi temsil eder ve hatta denilebilir ki, o muazzam edebi