“Onu ilk kez bir ziyarette gördüm. Annesi getirmişti, tam bir aylıktı ve ben onu okşayıp sevememiştim. Tel örgüler vardı aramızda, demir parmaklıklar… Ve ben kızımı kucağıma alamıyordum… Dört yaşına girmek üzereyken ben hapisten çıktım. Önceleri soğuktu bana karşı, yabancı gibiydik, kızgındı, kırgındı. ‘Neredeydin sen?’ diye kafasının içinde yargılıyordu beni ve sırtını dönerek cezalandırıyordu sanki. İki yıl içerisinde aramızdaki buz dağları eridi. Sıkı sıkı tutardı elimi, geceleri geç vakte kadar uyumaz, beklerdi beni. Hep yeniden onu bırakıp gideceğimden korkardı… İşte yine ayrılmak zorunda kaldık. İsterdim ki, biraz daha büyük olsaydı da anlatabilseydim ona, anlatabilseydim ayrılığı yaratanın ben olmadığımı.”
Eskişehir ve Afyon Türk Ocakları, bizi ağırlamakta birbirleriyle yarış halindeydiler. Çok zengin sofralarda karnımızı doyurduk. Önümüze mutlaka et yemekleri konuluyordu. Ben Necdet Sancar ve Dr. Hasan Ferit Cansever'le aynı masada idim. Dr. Cansever, kat'iyyen etyemiyordu. Etli yemekleri (onun ifadesiyle yazıyorum) leşe benzetiyordu. Necdet
Fakat kısa dalga yayınlarına geçtiğim günün daha ilk saatlerinde müthiş bir durumla karşı karşıya kalmıştım:
Bir genç adam, elini bana uzatırken demişti ki:
-Hoş geldiniz! Ben, dinsiz ve Allah'sız Ü.G. Kısa dalga yayınlarında din ve ahlak programı hazırlıyorum.
Şaşırıp kalmıştım. Bence, bir insanın dinsiz ve Allah'sız olması son derece tabii bir haldir. Yalnız dinsiz ve Allah'sız bir kişinin Türkiye radyolarında -hem de yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için- din ve ahlak programları hazırlaması, bütün insaf ölçülerini patlatacak derecede ahmakça, aptalca, alçakca bir uygulamadır.
Kötiü alşkanlıklar: Kötü alışkanlıkların başında tabii ki sigara'
ve 'alkol' geliyor. Akciğer hastalıkları, kanserler ve kalp-damar
hastalıkları ile doğrudan ilişkisi kesin olan sigaranın tek
n bunlar değil. Sigara, yaşlanma sürecini önemli ölçüde hız-
landıran bir ömür törpüsüdür. Sigara dumanındaki yüzlerce
zehirli kimyasal madde kana