Ona olan borcumuz çok büyükken, teşekkür kelimesi çok küçüktü.
Hayatımı sonsuza dek değiştiren o yere ben de sessizce veda ettim. Orası, büyükbabama dair hiçbir mezarlığın barındıramayacağı kadar çok anıya ve gizeme ev sahipliği yapıyordu. Asla ayrılamayacak şekilde birbirlerine bağlıydılar. O ve ada. Artık ikisi de yitip gittiğine göre bana olanları günün birinde gerçekten anlayıp anlayamayacağımı merak ettim: neye dönüştüğümü, neye dönüşeceğimi. Büyükbabamın sırlarını çözmek için gelmiştim adaya ama o arada kendiminkini keşfetmiştim. Cairnhorm'ün gözden kayboluşunu izlemek, o gizemi açığa çıkaracak tek anahtarın karanlık dalgalar arasında kayboluşunu izlemek gibiydi. Ve sonra ada aniden görünmez oldu; sis dağı tarafından yutulmuştu. Sanki asla var olmamış gibi.
Reklam
Kadırga mahkûmları gibi üç saat kürek çektikten sonra kat ettiğimiz mesafe, adayı el kadarbir karartıya dönüştürdü. Birkaç hafta önce ilk kez gördüğüm ve kötü bir şeyler olacağını sezdiğim etrafı farezlerle çevrilmiş kaleye hiç benzemiyordu; artık kırılgan görünüyordu. Dalgalar tarafından istila edilme tehdiniyle karşı karşıya kalmış koca bir kaya parçasını andırıyordu.
Akılsızca davranmakla tamamen aptalca davranmak arasındaki ince çizgiyle ilgili sıkıntı, genellikle artık çok geç olana dek çizgini hangi tarafında olduğunuzu fark etmemenizdir.
Sayfa 73 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
"Sanki deliren ben değildim ; asıl aklını kaçıran dünyaydı."
Sayfa 147Kitabı okudu
"Birisi seni içeri almazsa er ya da geç kapıyı çalmaktan vazgeçersin. Anlıyor musun?"
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
“Yıldızlar da zaman yolcularıydı. Bu eski ışık noktalarından kaç tanesi güneşlerin son yankıları şimdi öldü? Kaç kişi doğdu ama ışıkları henüz bu kadar uzağa gelmedi? Bu gece bizimki hariç tüm güneşler çökseydi, yalnız olduğumuzu anlamamız kaç ömür sürerdi? Gökyüzünün gizemlerle dolu olduğunu her zaman biliyordum - ama şimdiye kadar dünyanın onlarla ne kadar dolu olduğunu anlamamıştım.”
''Bazen bazı şeyleri öyle çok isteriz ki gerçek olduklarını hayal ederiz.''
Sayfa 502Kitabı okudu
Sevdiğim bir insanın dokunduğu ve izini bıraktığı somut bir şeye dokunmanın çok hoş bir yanı vardı.
Sayfa 492Kitabı okudu
Reklam
Bir keresinde çok zeki bir arkadaşım bana yaşanan her şeyin bir nedeninin olduğunu söylemişti.
Sayfa 380Kitabı okudu
"... Güzel bir kızla takılmam babamın en büyük dileklerinden biridir." Güzel kız meselesine gülümseyeceğini düşündüm ama ciddileşti. "Kuş her defasında sadece birkaç dakikalığına öte tarafa geçmemize izin verir. O da döngüyü açık tutmak için. Biliyorsun işte." "O zaman ona öyle yapacağını söyle!" İç geçirdi. "İstiyorum. Gerçekten. Ama bu kötü bir fikir." "Tasmanı bayağı kısa tutuyor." "Neden bahsettiğini bilmiyorsun," dedi yüzünü buruşturarak. "Ve beni bir köpekle kıyasladığın için teşekkür ederim. Bu harikaydı." Flörtten kavgaya nasıl bu kadar çabuk geçebildiğimizi merak ettim. "Öyle demek istememiştim."
Sayfa 226
Her sarsıntıda başımı eğerek kendimi korumaya çalışıyordum ama çocuklar kıllarını bile kıpırdatmıyorlardı. Bunun yerine, sözleri bombaların ritmiyle kusursuz bir uyum içindeki şarkılarını söylüyorlardı. Koş, tavşan, koş, tavşan, koş, koş, KOŞ! Güm, güm, GÜM eder çiftçinin tüfeği Tavşan yahnisi olmadan da yer yemeği Sen de koş, tavşan, koş, tavşan, KOŞ! Şarkı bittiği anda parlak izli mermiler gökyüzünü aydınlattı.
"Sizin gibi toplumdan dışlananlar ve ezilenler bile, diğerlerine biraz olsun merhamet gösteremiyorsa," dedi, "bu dünya için hiçbir umut kalmamış demektir." Sonra arkasını dönüp Esme'yi ambulansa doğru taşımaya başladı.
Sayfa 316 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.