Zira ölüm, ölüm değildir; unutuştur ölüm!
İnsan, çok sevdiği bir vücudun tamamıyla kaybolup gidişine hemen inanamıyor. Tabiatımızdaki bu bir nevi inanmak imkânsızlığı ne garip ve ne mesut bir şey! Onun ölümünü bildiren deliller etrafımı çevirmiş olduğu halde hâlâ ondan ebedi surette ayrılmış olduğuma inanamıyordum.
Reklam
Bu aşk, kendi saflığı ile ruhta aynı ışıklarla, gözlerde aynı çiğlerle, ilk açılışın aynı bakir tatlarıyla hiç durmadan yenileşiyordu. Bütün günler ilk gün gibi idi, insanın, kendisinde açıldığını ve bir başka kendisinin kalbinde ve nazarında tekrarlandığını hissettiği o silinmez ana benziyordu. Daima çiçek, daima koku, daima sarhoşluk! Çünkü meyvesi hiçbir zaman devşirilmeyecekti onun...
Ah, insanın tabiatında bu ne anlaşılmaz kudrettir ki bin âlemin mesafelerini doldurmaya muktedir olduğu halde sığmak için yine onları kendisine pek dar bulabilmektedir yahut insan, böyle, çok büyük bir şehrin ateş okyanusu içinde bir nehrin sisi arasında parlayan bir tek aydınlık noktada saplanıp kalabilmekte ve bir yaz gecesinin ateşböceği ile ancak güçlükle rekabete girişebilecek olan bu bir tek kıvılcımda arzularının, hislerinin, zekâsının ve aşkının bütün sonsuzluğunu bulabilmektedir.
Zavallı insan kalbi! Bir kere sevmiş olduğu her şey ona lüzumludur ve bir imparatorluğun kayboluşu ile bir hayvanın kayboluşuna aynı damlalardan gözyaşları akıtır.
Sevişiyorlar; fakat aralarında bir ölüm hayaleti var ve böylece birbirlerinin bakışlarıyla mest oldukları halde birbirlerini asla kollarının arasında sıkmayacaklar!
Reklam
986 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.