Hey sevenler, müsterih olun; zamanın gücü yalnız saatlere yeter, ruhlara ise hiçbir şey yapamaz.
Hatıranın kuvvetli çınlayışlarında ne bugün ne yarın vardır. Var olan yalnız daimdir. Artık hissetmeyen, asla hissetmemiş olandır!
Reklam
Raphael, diye devam etti, hayır, siz beni asla unutmayacaksınız. Bunu biliyorum. Bunu hissediyorum, fakat aşk kısadır ve hayat ağır geçer. Siz benden sonra uzun yıllar yaşayacaksınız. Tabiatın insan dudakları üstünde tatlı, sert, acı nesi varsa hepsini alıp bitireceksiniz. İnsan olacaksınız.
Bu sofrada, hayatın ziyafet sofrasında, Ben talihsiz davetli, bir gün göründüm ancak; Ve işte ölüyorum, yakınlaştım kabrime, Kabrime ki hiç kimse gelip ağlamayacak!
Kendisi rebapsız şiirdi; gönül gibi çıplak, ilk kelime gibi sade, gece gibi hülyalı, gündüz gibi aydınlık, şimşek gibi süratli, mesafe gibi geniş. Ruhu, hiçbir nazım usulünün not etmeye yeterli gelmeyeceği hudutsuz bir nağme idi. Hatta sesi bile devamlı bir şarkı idi, öyle ki hiçbir şirin mısraları bu ahenge yetişemezdi.
Hakikaten saadetin ışıkları var gibiydi ve bu ışıklar onun etrafında serpiliyordu. O, bu parıltıya bürünüyordu ve kendisine bakanları da aynı aydınlığa bürüyordu. Bu güzellik parlayışı, bu aşk seması, zannedildiği gibi, yalnız şairlerin hayalleri değildir. Şair sadece, dalgın yahut kör olan başka insanların gözlerinden kaçanı daha iyi görmektedir.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.