Hakikatlerin her biri birbiriyle bağlantılıdır, yekdiğerine gereksinim duyar ve yekdiğerini destekler, halbuki yanlış her köşede birbirinin ayağına takılır ve birbirini devirir.
İnsanlar hakkında her türlü bilginin temeli ve ilk dersi şu sarsılmaz kanaattir: Bir insanın davranışını yönlendiren şey esas itibariyle ve bir bütün olarak onun muhakeme yeteneği ve verdiği buyruklar değildir. Dolayısıyla kimse sırf şöyle ya da böyle olmayı istediği için, şu ya da bu kimse değildir, bu istek ne kadar keskin ve güçlü olursa olsun bunun bir önemi yoktur; onun eylemleri doğuştan getirdiği ve değişmez olan karakterden kaynaklanır, güdülerle daha yakın ve özel biçimde belirlenir ve dolayısıyla bu iki etkenin zorunlu sonucudur. Bu itibarla bir insanın davranışını bir gezegenin yörüngesine benzetebiliriz. Bu yörünge ona verilmiş olan teğet halindeki (tangentia/J enerji ve güneşinin hareketinden kaynaklanan merkezcil bir güçle belirlenir. Bunlardan ilki onun karakterini, ikincisi ise güdülerin etkisini temsil eder. Çekim gücüyle sınırlı olsa da gerçek anlamda hareketin kaynaklandığı teğet halindeki güç, metafizik olarak alındığında, kendisini söz konusu cisimde dışa vuran irade olduğu kadarıyla, bu neredeyse bir benzetmeden daha fazlasıdır.
Her kim ki küçük ölçekte laubalidir, büyüğünde günahkcirdır. Her kim ki küçük karakter özelliklerini göz ardı eder, söz konusu karakterin ne olduğunu önemli işlerde büyük zararla öğrendikten sonra ancak kendisini kınamak zorunda kalır. Bu aynı ilkenin bir gereği olarak, olur da sıradan önemsiz şeylerde bile, kötü, art niyetli ya · da bayağı bir karakteri ele verecek olurlarsa, sözümona bu iyi dostlarla bağlarımızı derhal koparmalıyız; bunu onların kendilerini göstermek için sadece fırsat kollayan büyük ölçekteki alçakça hilelerine karşı kendimizi korumak için yapmalıyız. Aynı şey hizmetçiler için de geçerlidir; hiçbir zaman şunu aklımızdan çıkarmamalıyız, hainler arasında olmaktansa yapayalnız olmak evladır.