evimi örttüm sıkıca kiramı ödedim
nardan bir ağzın vardı çatlattım onu özleyerek
hadi gel gidelim geceyi silkeleye silkeleye
günleri sıklaştıralım parlatalım korkuyu
çünkü ben
ormanımı ve ceylanımı nasıl gizledim şehirden
kar yağacak diyorlar yollarda tuz gezdirecekler-yaramız acır-
kar yağacak diyorlar nasılsın ellerin hala sıcak mı
kar yağacak diyorlar bir şiirde geçiyormuş bunlar iyi misin
kar yağacak diyorlar saçlarını diyorum buraya kadar uzatsan
kar yağacak diyorlar iyi bak ğöğe sıkı tut bırakma
kar yağacak diyorlar yağsın evdeyim kendimi yakıyorum
"Eğer her şey çocukluk dönemi ile açıklanırsa, o zaman her şey bir başkasının kusuru olarak değerlendirilir ve insanın kendi sorumluluğunu üstlenme gücüne duyulan güven de küçümsenmiş olur."
-Erik Erikson 1950
Benim durumum savaş yüzünden harap olmuş bir şehre benziyor. Ben orda gül bahçeleri olsun isterdim. Evet belki çabalasam başarabilirim. Ama üzerime sinmiş barut kokusu geçmez.
"Kimsin sen?" Bu soruyu yanıtlamaya çalışmış mıydım hiç? Kendi kendime kim olduğumu itiraf etmek hiç aklıma gelmiş miydi? Adımı, yaşımı, yurdumu, boyumu posumu biliyordum, ruhumu ise çok daha az...