İnceleme yazmayı becerdiğimi söyleyemem. Zaten incelemeleri başkası okusun diye değil de ilerde bu kitapta ne anlatılıyordu, diye kendime sorduğumda cevap verebilmek için yazıyorum. Yine de kitap ayrıntısı vermekten uzak durmaya çalışacağım. Fazla da uzun tutmam zaten :)
Ray Brudbury'in Fahrenheit 451 kitabı tadında bir kitabı uzun zamandır okuduğumu hatırlamıyorum. Hani okursunuz, beğenirsiniz ama sonun gelmesini istemezsiniz. Bir kaç gün elinizde bulunmasını isteyeceğiniz türden bir kitap. Ama ne yazıkki gün içerisinde kitabı bir çırpıda yutuyorsunuz. Kalıbı boğazınızı aşıyor ancak sözcükleri uzun zaman çiğnemeye devam edecekmişsiniz gibi.
Kitaptaki karakterler, anlatılan konu, anlatış biçimi çok özgündü. Daha önce böyle bir kitapla tanışma fırsatım olmamıştı. Böyle bir şerefe erişmek içimin ırmaklarına mutluluk akıtıyor.
Kitap kapağından da görüldüğü gibi itfayecilerin söndürmek için değilde, farklı bir açıdan, yakmak için varolduğu anlatılıyor. Ve yakışın odak noktası ise kitaplar oluyor tabi. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Geçelim.
Guy Montag, Clarisse, Mildred, Beatty, Faber. Kitabın ana karakterleri bunlardı. Daha sonra hatırlamak için yazdım bunları. Ee biraz da kendimizi düşünelim değil mi.
Dediğim gibi inceleme yazmayı beceremem. Sahi yazmaya da yeltenmem. Güzelse güzel derim. Kötüyse kötü. Okuyun efenim okutun.