Önce bütün mecburiyetleri kenara koyalım.
Biz kendi kendimize ufak ufak konuşalım. Hem derdimiz başkalarına inandırmak değil. Önce kendimiz inanalım. En güzel değil sadece özgür olmak zorundayız. Birilerine yetişmek için koşmak değil sadece yol boyunca derin nefesler almak zorundayız.
Çok başarılı olmak değil sadece olabildiğine sarılmak zorundayız. Ayakkabılarımızın ucunu değil gözümüzün ışığını parlatmak zorundayız. Hep mutlu değil ama hep hep umutlu olmak zorundayız ….
İstasyon
Son, bir fena
Buzlu hava.
Teneke ve dumanı.
Ellerini ısıtmada bir yolcu
İki yolcu hemen öte başında.
Son , bir fena.
Binip gidecekler.
Sanki tüm acılarını silecekler.
Öyle umutlu.
Öyle sıcacık.
İstasyon.
Bu istasyon.
Yıllardır.
Böylesine kusurlu.
.r
Bütün vicdanlar aynı hassasiyetle bırakılmış birer Terazi gibidirler dünyaya. Ayarını bozan veya hassasiyetle o ayarı koruyan birer esnaf gibi devam ederiz böylece hayata.
.r
Kendini ifade etmek zorundasın sen kendini tam ifade edemezsen, bir başkası gelip seni istediği şekilde sunar. Ve isterse, seni ilkel ve vahşi gösterir
Olmuyor işte böyle. Değişeceksin, dönüşeceksin! Zamanı yakalayıp, ortama ayak uyduracaksın. Birilerinin gelip de senin zembereğini ittirip kaktırmasını beklemeyeceksin. Yoksa bir gün gözden düşer, kenara konursun.