Nazan Bekiroğlu'nun kitaplarının bir çoğunu okumuş kendisiyle imza günlerinde sınırlı olsada birkaç kez sohbet edebilme imkanı bulmuş biri olarak daha önceki incelememin çok çok yetersiz kaldığını düşünerek bu incelemeyi yazıyorum.
Kitabı ilk elime aldığımda ne yazar hakkında ne de kitap hakkında bir fikrim vardı. Bir arkadaşıma vermek için başka bi arkadaşımdan ödünç almıştım yolda yürürken en azından arka kapağını bir okuyayım dedim.
Trabzon, Tebriz, Tiflis... Trabzon yaşadığım şehir, sevmediğim şehir, kitabı elimde tutarlen sokaklarında yürüdüğüm şehir.
Başlamak için bu kadarı yetti.
Şuan bu incelemeyi kitabı 4 kere okumuş biri olarak yapıyorum. İlk okuduğum yıldan şimdiye 6 yıldan fazla olmuştur hâlâ daha benim için 1.sırada yer alır. Pek az kitaptan bu derece etkilenmişimdir. Konusunun sürükleyiciliği ve işleniş tarzının farklı olmasının yanı sıra Nazan Hanımın kaleminin ustalığı, kelimelerle oynayışı beni çok etkilemişti.
Çok sevdiğiniz şeylerle ilgili konuşurken doğru kelimeleri bulamadığınızı hissedersiniz anlatmak istediklerinizi anlatamadığınızı. Kitabın içeriği hakkında söylemek istediklerimi işte bu hisler nedeniyle anlatamıyorum eksik kalacağını düşündüğüm için burada bitiriyorum.
Buraya gelip bu incelemelere bakıyor kitabı okumayı düşünüyorsanız hiç düşünmeyin gidin okuyun diyorum.
Herkese keyifli okumalar.