...Cezalandırılma ve ödül alamama korkusuyla, kendimiz olmayan farklı bir kişiliğe bürünürüz. Başkalarının bizi görmek istedikleri gibi biri olarak onların onayını almaya çalışırız. Anne Babayı memnun etmeye çalışırız, okulda öğretmenleri memnun etmeye çalışırız, kiliseyi memnun etmeye çalışırız ve bir oyuncu olmaya başlarız. Kendimiz olmaktan korkarız, çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız. Reddedilme korkusu, yeterince iyi olamama korkusuna dönüşür. Sonunda olmadığımız biri haline geliriz.
kendimiz olmaktan korkarız,çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız. Reddedilme korkusu,yeterince iyi olamama korkusuna dönüşür. Sonunda olmadığımız biri haline geliriz.Annenin inançlarının ,Babanın inançlarının,toplumun inançlarının,dinin inançlarının bir kopyası oluruz.
Reklam
Gereksiz, yersiz duygusallığa düşüp gülünç olma ve reddedilme korkusu, başkalarına dokunma, sarılma, göğsüme bastırma önceliğimi engelledi. Çok zaman sevgiyle dolup taşarken bile kendimi fethedilmesi gereken mağrur bir kale gibi uzak ve sağlam tutmaya çalıştım. Ne yazık ki benim en acıklı, en dokunaklı yanım bu oldu.
Sayfa 53 - Can YayınlarıKitabı okudu
Kendimiz olmaktan korkarız, çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız. Reddedilme korkusu, yeterince iyi olmama korkusuna dönüşür. Sonunda olmadığımız biri haline geliriz. Annenin inançlarının, babanın inançlarının, toplumun inançlarının, dini inançlarının bir kopyası oluruz.
Sayfa 28 - Kuraldışı YayıncılıkKitabı okudu
Başkalarının bizi görmek istedikleri gibi biri olarak onların onayını almaya çalışırız. Anne babayı memnun etmeye çalışırız, okulda öğretmenleri memnun etmeye çalışırız ve bir oyuncu olmaya başlarız. Kendimiz olmaktan korkarız, çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız. Reddedilme korkusu iyi olamama korkusuna dönüşür. Sonunda olmadığımız biri haline geliriz.
Rank'a göre her insan, bağımlılık ve bağımsızlık ya da boyun eğme ve kendine yön verme biçiminde yaşanan karşıt eğilimlerin yarattığı çatışma ile dünyaya gelir. Doğum birbiriyle çatışma durumunda olan bu eğilimlerin prototipidir. Çünkü insanın, bir başkasına tümden bağımlı ve çaba gerektirmeyen bir durumdan, ayrı bir varlık olmayı ve kendi eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmeyi gerektiren bir yaşama geçişini simgeler. İnsanın bağımsız olma çabası yaşamın özüdür. Bunun karşıtı, dölyatağındaki çabasız yaşam biçimine dönme ya da ayrı bir varlık olmak yerine, kendisini çevresine bırakıverme eğilimidir. Rank bunu ölüme ulaşma isteği olarak yorumlamıştır. Bir başka deyişle, ayrılık yaşamla, birleşme ölümle eşanlamlıdır. Dölyatağı içinde dölüt, çevresiyle sürdürdüğü ortakyaşamın bir parçasıdır. Doğum, bu beraberliğin ölümü anlamına gelir ve insanın yeni ilişkiler kurabilmek için önceki beraberliklerini terk ederken yaşadığı anksiyetenin prototipi olmaktan öte bir anlam taşır: doğmak için ölmek. Başka bir deyişle, insanın bağımsız bir varlık olarak yaşayabilmesi için bir önceki ortak yaşamının sona ermesi gerekir. Öte yandan, bağımsızlığa doğru attığı her adımı irkitici bir tehdit olarak yaşar. Başkalarından farklı davrandığı oranda reddedilme ve sevgiyi yitirme ve kendisine yön vermede yenilgiyle karşılaşma olasılığı, ona sürekli bir korku yaşatır. Rank'ın "yaşam korkusu" dediği bu korku, aslında insanın kendi yaşamını sürdürmekten korkmasıdır.
Sayfa 43 - MetisKitabı okudu
Reklam
706 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.