Cezalandırma ve ödül alamama korkusuyla, kendimiz olmayan farklı bir kişiliğe bürünürüz. Başkalarının bizi görmek istedikleri gibi biri olarak onların onayını almaya çalışırız. Anne babayı memnun etmeye çalışırız, okulda öğretmenleri memnun etmeye çalışırız, kiliseyi memnun etmeye çalışırız ve bir oyuncu olmaya başlarız. Kendimiz olmaktan korkarız, çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız. Reddedilme korkusu yeterince iyi olamama korkusuna dönüşür. Sonunda olmadığımız biri haline geliriz. Annenin inançlarının, babanın inançlarının, toplumun inançlarının, dinin inançlarının bir kopyası oluruz.
Kendimiz olmaktan korkarız çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız.Reddedilme korkusu yeterince iyi olamama korkusuna dönüşür.Sonunda olmadığımız biri haline geliriz.
Sayfa 28
Reklam
Başkalarının bizi görmek istedikleri gibi biri olarak onların onayını almaya çalışırız. Kendimiz olmaktan korkarız, çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız. Reddedilme korkusu, yeterince iyi olamama korkusuna dönüşür. Sonunda olmadığımız biri haline geliriz.
Sayfa 28
Reddedilmek üzerine..
Bir çocuğun en büyük korkusu sevilmemek,en çok korktuğu cehennem reddedilmektir.Dünyada herkes reddedilme hissini az veya çok yaşamıştır.Reddediliş öfke doğurur; öfkenin sonucu,reddedilişin intikamı olan suçtur;suctan da suçluluk kaynaklanır-işte insanoğlunun öyküsü.
Sayfa 298 - *Sel yayıncılık,6.baskıKitabı okudu
Yakınlarıma sevgimi ve dokunma isteğimi göstermede çok beceriksizim, çekingenim. Büyük olasılıkla sıcak, sevgi dolu bir aile ortamında büyümemiş olmam bunun nedeni. Duyguların denetlendiği, yakınlaşmaların gizlendiği, ayıp sayıldığı, disiplin ve ciddiyetin çok önemsendiği bir ortamda yetişmiş oluşum. Bu beni en çok sevdiğim insanlara yaklaşmada inisiyatifsiz bıraktı hep. Gereksiz, yersiz duygusallığa düşüp gülünç olma ve reddedilme korkusu, başkalarına dokunma, sarılma, göğsüme bastırma önceliğimi engelledi. Çok zaman sevgiyle dolup taşarken bile kendimi fethedilmesi gereken mağrur bir kale gibi uzak ve sağlam tutmaya çalıştım. Ne yazık ki benim en acıklı, en dokunaklı yanım oldu bu.
CAN YAYINLARIKitabı okudu
Aşk hissini hepimiz severiz ; insana kendini ayağını yerden kesecek kadar mutlu hissettirir ama aşk tek bir histen ibaret değildir. Kolay da değildir. Mutluluğun yanında öfke, sıkıntı, incinme gibi zorlu duygular da beraberinde gelir. Bunun yanı sıra, zorlu ve kaçınılmaz korku yiığını vardır: reddedilme korkusu, hayal kırıklığına uğrama korkusu, kendini kaybetme korkusu , terk edilme korkusu, sevilmeye değer görülmeme korkusu. Bu korkular mantıksız olabilir ama yine de gerçekleşme olasılıkları söz konusudur. Âşık olmak hislerden daha fazlasıdır, bir yetenektir. Bu erkekler, kolay yolu seçmişti. David arzu edilmeyi istiyordu . Paul güç istiyordu. Başkaları güvenli bir hayat istiyor. Karşıma oturan bu adamların ne elde ettiklerine ve etmediklerine odaklanmalarına ve ne verdikleri konusunda hiç kafa yorma mış olmalarına inanamıyordum. Kimse risk almak istemiyordu.
Reklam
Kurtarıcının taşıdığı bir başka güdü, çoğu zaman yoğun bir reddedil­me korkusu taşımasıdır. Bu yüzden ailede veya arkadaşlar arasında genel­likle ''ortalığı yatıştıran'' rolünü üstlenir. Kurtarıcı/ortalığı yatıştıran kimse sıklıkla ikili oynar; iki tarafa duymak istediklerini düşündüğü şeyi söyler. Dan'in örneğinde anne, duymak istediğini düşündüğü şey neyse eşine tam olarak onu söyler. Babasına Dan'in ne kadar yaramazlık yaptığını anlatır. Sonrasında küçük Dan'e dönüp onun duymak istediği şeyi, yani onu sevdiği­ni söyler. Babası dövdükten sonra çocuğu teselli etmeye çalışır, ancak hemen sonrasında kocasına gidip çocuğu disipline etmekte kendisinin zayıf olma­sından dolayı kontrolü eline almak konusunda onun ne kadar iyi yaptığını ve bundan dolayı ne kadar mutlu olduğunu söyler. Ortalığı yatıştıran kişinin temel motivasyonu kimseyi kızdırmamaktır. Bu yüzden insanların öfkesini kendinden başka yönlere çevirir. Annelerinin onları koruyacaklarına güvenen çocuklar için bu oyun çok yıkıcı olabilir. Sırtından bıçaklanmış gibi hissederler!
Son tahlilde aşk anlatılmasa da lakin bunları yaşatır
Sen bir çift göze vuruldun mu hiç Tutulduğunu hissettin mi her yanından Yemeden içmeden kesildin mi Dalıp dalıp gitti mi gözlerin Gülerken ağladığın oldu mu hiç Sen hiç aşık oldun mu? Uykusuz kaldın mı sabahlara kadar Hep onu düşünerek hayal kurdun mu Sevda türküleri döküldü mü dilinden Aşk şarkıları dinlerken ağladığın oldu mu İki damla yaş
Başarı Korkusu
Güven eksikliğinizden ötürü başarı, başarısızlıktan daha riskli gözükebilir; çünkü başarınızın şansa bağlı olduğundan eminsinizdir. Bu yüzden, bunu koruyamayacağınıza ikna olursunuz ve başarılarınızın diğerinin beklentilerini yanlış bir biçimde arttırabileceğini hissedersiniz. Aslında ‘ bir kaybeden’ olduğunuz gerçeği ortaya çıkınca , hayal kırıklığı, reddedilme ve acı daha da şiddetli olacaktır. Sonunda zirveden aşağıya yuvarlanacağınızdan emin olduğunuz için dağa hiç tırmanmamak daha güvenli durmaktadır.
Kendimiz olmaktan korkarız, çünkü kendimiz olduğumuzda reddedilmekten korkarız. Reddedilme korkusu, yeterince iyi olamama korkusuna dönüşür. Sonunda olmadığımız biri haline geliriz. Annenin inançlarının, babanın inançlarının, toplumun inançlarının, dinin inançlarının bir kopyası oluruz.
787 öğeden 511 ile 520 arasındakiler gösteriliyor.