Bir ara hocalığı denedim. “Moda” üniversitelerinden birinin rektörü olan dostum telefon etti:
- Edebiyat dersi veren arkadaşı kaybettik. Yerini doldurmayı düşünür müsün?
Gençlerin dünyasını yakından izlemeyi her zaman isterim. O fırsatı da değerlendireyim dedim. Uzun uzun notlar hazırladım, program yaptım. Ama sınıfa girdiğim ilk gün dehşete kapıldım. Abartıyorsam şerefsizim. Üniversite öğrencisi gençlerin Türkçe bilgisi normal bir ilkokulu bitirmelerine yetmezdi. “Öyle mi?” derken “mi” hecesinin ayrı yazılacağını bilmiyordu çoğu. Fuzuli’den Orhan Veli’ye şiirimizin nerelerden geçtiğini, romanımızda üç Kemal’in nelerde ortak olup nelerde ayrıldıklarını anlatmaya hazırlanmışken, “de” ekinin nerede bitişik yazılıp nerede ayrılacağı gibi şeyleri öğretmeye çalışarak geçirdim yarıyılı. Eğitim sistemimizin bugünkü ortamında insan yetiştirmek için didinenlere iyi şanslar ve bol sabırlar dilerim.
-Refik Erduran
Sessizin Payı, Nurdan Gürbilek’in 2015 yılında yayımladığı, derinlemesine bir düzeyde mazlum-zalim kıyaslaması içeren denemeler kitabı.
"Patikalarla manzara arasında bölünmüş denemelerden oluşuyor Sessizin Payı. İmgelerle kavramlar, duygularla düşünceler, edebiyatla politika arasında gidip gelen denemeler... "
Yazar ile ilk
Efenim her yerde sözler anonim yazar imiş ancak sahibi canımız ciğerimiz değil miymiş?
Şöyle ki; Refik Erduran ( oyun yazarı) deşifre ediyor sözlerin yazarını da ondan sonra ismi yazılmaya başlanıyor.
Hikayeyi Cemal Reşit Rey anlatıyor; kendisi 10. Yıl Marşını bestelerken bir yandan da Lüküs Hayat'ı besteliyor, şarkı sözlerininin bir kısmını da
Uzun zamandır inceleme yapmıyordum ya da yapamıyorum. Ancak bu kitabı yalnızca dört kişinin okumuş olması, hakkinda yalnızca bir ileti paylasilmis olmasi ve hiç inceleme yapılmamış olması ilginç geldi. En azından bir inceleme kazandırmaya değecek bir kitap diye düşündüm.
Kitabı tek kelimeyle anlatacak olsam akıcı derdim. Su gibi akıp giden bir kitap. Boş bir kitap mı? Hayır.
Bir Cenk'imiz var. Sert, mücadeleci, lider, kuralci, istediği sonuç uğruna her şeyi yapabilen biri.
Bir Adem'imiz var. Varlığın ve başarının içinde can sıkıntısini gidermek için dünyayı gezip kadın koleksiyonu yapıyor.
Bir de Demet var. Sevgisinin peşinden giden, kendi gibi olmaktan hiç vazgeçmeyen.
Sosyalizm, gençlikte ve yoklukta sarılınan, şartlara göre çıkarılan bi gömlek mıdır? Her şeyin suçlusu testosteron mudur? Amaca giden yolda her şey mübah mıdır? Bunların üzerine kafa yormanizi sağlayacak bir kitap.
Kitap biraz havada kalıyor finalde. Ve yazar okuyucusunu diğer bir kitabına yönlendiriyor. Kitap elinizde yoksa can sıkıcı bir durum. Ancak bunu saymazsak oldukça başarılı kurgu ve üslubuyla okumaya değer bir kitap.
İyi okumalar.
Er OyunuRefik Erduran · Remzi Kitabevi · 200421 okunma
Şu "Avrupali" olup olmadığımız hikayesine bakın. Öyle bilinmeyi niçin büyük onur saydığımızı anlayamıyorum. Avrupa aydınlanmayı yaşadı ama, sonra o aydınlığın gücüyle dünyayı soydu, en berbat canavarlıkları yaptı.
Allah dünyaya bakmış, görmüş ki parlak değil,
Kadınları yaratmış bir güzel cila diye.
Demiş ki fazla rahat bunları şımartmasın,
Erkeği icad etmiş kadına bela diye.