Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın.
Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Eduardo Galeano, 2015’in 13 Nisan günü, hikayelerinde anlattığı gibi acıların, sefaletin, kıymet bilinmezliğin, ezenlerin, kıyıcıların, zalimlerin, ırkçılığın haddinin hesabının olmadığı bu rezil dünyadan çekip gittiğinde, ardında bıraktığı kitaplarıyla benim gibi okuyucuların kafasında ve gönlünde özel bir yer edineceğini bilebilir miydi acaba?
📢Uyarı: Yazıyı okuduğunuzda hakaret etmeden, üzerimize baskı uygulamadan nazik, nezaketli ve tutarlı bir şekilde cevap yazmanızı istiyoruz. Bu yazıyı bilinçli erkek ve kadın bireyler için yazmam gerekiyordu. Şimdi yazıya geçebilirsiniz.
Evet, önce basit bir şekilde bedenin çıplaklığı üzerinden izah buyuralım; biz erkeklerin de çıplak olmaması
-Neredeydin bu saate kadar?
-Arkadaşlarımlaydım.
-Arkadaşlarınla nerede?
-Her zaman gittiğimiz kafede.
-Sen beni delirtmek mi istiyorsun? Evli olduğunu sen unutmuş olabilirsin ama ben unutmadım, geçen ay evlendiğimizi sana hatırlatırım, artık bekar değilsin.
-Hayır evli olduğumu bende unutmadım. Evlendiğimizden beri ilk defa dışarı çıktım, biraz