Bakışın gücü
Kameranın bakışının, modern sesli sinemanın epey başların daki belirsizliği Renoir'ın La Règle du jeu adlı filminde açıkça gö rülür. Renoir, kamera hareketlerinin bütünlük içindeki bir dizi olayı filme çekme uzlaşımını kırmayı amaçladığını iddia ediyordu. Onun kamerası şatonun içinde belirli bir olay üzerinde yoğunlaş madan, bir dizi olaydan diğerine geçer. Bu yolla, Renoir, genelde anlatıyla ilgili olan olayları açıkça gösteren kameranın bakışının hükümdarlığından kaçmayı umuyordu. Nitekim, onun kamera hareketleri rastgele ve yönlendirilmemiştir, hiçbir şekilde belirli bir amaçla odaklanmaz. Zaman zaman kamera konumu, platformu ve merkezi olmayan bir göz haline gelir. Bu olağanüstü filmde, Renoir belki de başka bir şey daha başarmıştır. Şatonun salonlarında ve koridorlarında aşk entrikaları ve dramlar patlak verirken, kamera tıpkı olayla ilgisi olmayan bir yabancı gibi, belirli bir şeye bakmayan, bazen daha iyi bir görüş için olayla birlikte hareket eden, bazen de gözle görülmeyecek kadar uzaktaki başka bir olağanüstü olaya aniden kayan merkezsiz bir gözdür.
Trajikomedi ve serinkanlı vahiy
Buñuel'in kamerasının serinkanlılığı, ahlaki yargılan reddedişi, modern burjuvazinin sinemada tekrar tekrar rastlanan gülünç ikilemlerinden birini vurgular. Burjuva çoğu zaman statüsünden o kadar kuşkuludur ki istek ve eylem arasındaki uçurum, gülünç duruma düşmemek için her çareye başvuranlarda bile gülünç hale gelir. Her şeyden önce, burjuvazi en çok korktuğu şeye, makine çağında bir robot konumuna, yani Bergson'un gülünecek şeylerin kaynağı olarak gördüğü mekanik bir niteliğe indirgenmeye karşı korumasızdır. Trajikomedi modernliğin evrensel idealleriyle, tüketim çağının aydınlanmış profesyonel burjuvasının sunduğu akılcı yaşam kalıplarıyla dalga geçerek, onları gülünç bir biçimde kırar. Sinemada Welles, Renoir ve Buñuel bize vasiyette bulundular; bizler ise gerçek ahlaki örneklerin olmadığı bir çağda yaşıyoruz. İktidar ile kişisel çıkar kibirliliğe ve acıya yol açar ve bu, süreç içe- risinde hepimizi ahmaklaştırır
Reklam
Trajikomedi ve serinkanlı vahiy
Traji- komedinin bu temel yapılan ilk kez 1939°da, Renoir'ın La Règle du jeu adlı filminde sinema perdelerinde görülür. Sologne'da bir şatoda geçen aşk entrikalarıyla dolu fars; klasik sınıfsal ayrımıyla - efendi ve uşak- Beaumarchais ve Marivaux'u izler. Ama Renoir sınıf sınırlarını ihlal eder ve farklı sınıfların bağımsız kaderlerini tamamen birbirine bağımlı kılar. Önem derecesine dayalı bir hiyerarşi yoktur. Hangi toplumsal düzeyde olursa olsun, yaşam bütün duygu meselelerinde alt üst olur ve yaşanan bu duygu karmaşası aynı anda hem trajik hem de komiktir.
Reklam
Les Baigneuses 1918
Gleyre Stüdyosu'nda porselen sanatçısı olarak yetişen Renoir, resme olan merakı nedeniyle ressamlığa yöneldi. Monet ile tanışma fırsatı yakalayan ressam, kısa süre sonra onun da ilgisini çekerek beraber çalışmaya başladı. Monet ve Renoir, Seine Nehri yakınında buluşarak, manzaraya karşı onlarca tablo yaptı. Bu uzun çalışmaların ardından, Renoir, empresyonizmin kurallarını belirleyecek önemli bir usta haline geldi. İlk ustaları Rubens ve Boucher'in stilini hiçbir zaman bırakmadığı için, temsil ettiği akım içinde özel bir yere sahip oldu. 'Les Baigneuses' tablosunda, beş genç kızı resmeden Renoir, renklerinin ahengi ve betimlemedeki ustalığı ile dikkat çeker. Ressamin, porselen sanatçısı olarak başladığı resimlerinde, porselen parlaklığı kolayca hissedilir.
Le Barrage De Saint Mammes 1885
Alfred Sisley, çocukluğunun ilk yıllarında Corot'nun, 1862'de Charles Gleyre'in stüdyosuna kabul edildi. Monet ve Renoir'ın eserleriyle burada tanıştı ve bu iki sanatçıdan da ilham aldı. Ressamın, tablolarında en göze çarpan unsur ışıklandırması oldu. Renkleri birbirine karıştırarak elde ettiği ışık oyunları tablolarının, başka sanatçılarınkinden ayrılmasını sağladı. Bir süre sonra da empresyonizm akımının en sadık sanatçılarından biri haline geldi. Özellikle dış mekân ve manzara resimleri çizen Sisley için Loire Vadisi, Seine ve Thames Nehri önemli temalar arasında yer aldı. Babasının zengin olması, sanatıyla daha fazla ilgilenmesine ve tablolarında kendini geliştirmesine olanak tanıdı. Le Barrage de Saint Mammes' (Saint Mammes Barajı) tablosunda Sisley, empresyonizmin en önemli özelliklerinden biri olan aydınlık renkleri kullanmıştır.
Impression Sun Rise 1872
Empresyonizmin en iddialı halkalarından Claude Monet, Jongkind ve Boudin gibi sanatçılardan etkilendi. Cesaretini toplayıp resim yapmaya başlaması, dış dünyayı keşfiyle başladı ve algıladığı dünyayı, empresyonizmin kurallarına uygun biçimde tuvaline taşıdı. Paris'te, henüz öğrenciyken tanıştığı Pissarro, Renoir ve Sisley ile sanatın temel kuralları konusunda fikir alışverişi yapma fırsatı buldu. Usta, fırça darbelerindeki yeteneği sayesinde birçok eser verdi ve 1874-1886 yılları arasında sekiz sergi açtı. Özellikle bir figürü, gün içindeki farklı saatlerde resmetmekle ünlendi. Ressam, ünlü tablosu 'Impression Sun Rise'da, gün doğumunda, Le Havre Limanı'nın görüntüsünü tuvaline taşır. Gecenin maviliğinde, gökyüzünden süzülerek batan portakal renkli güneş, dalgaların üzerinde iz bırakır. Sanatçı, izlenimsel bir havada çizdiği resimde, abartıdan uzak ve mistik objeler yerine, her gün bilinen haliyle limanı anlatır. Gerçeklik kalitesiyle resmedilmiş eserde, olmayan ya da görünmeyen hiçbir şey yoktur.
"Sanat" demişti Renoir, "izleyicisine, eserin yaratıcısıyla birleşme fırsatı sunmalıdır. Tek bir kişi her şeyi yapamaz... Hakiki sanat, eserin yapılması sürecinin içindedir."
Sayfa 354Kitabı okudu
364 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.