Dünyada o kadar çok şey oldu ki, onlar (din adamları) ya bilmiyor ya anlamıyor ya da anlamazdan geliyorlar. Günü yaşıyorlar ama dünyaya bin üç yüz yıl öncesinin penceresinden bakıyorlar.
Sayfa 102Kitabı okudu
Kâinatın hiyerarşisinde insanoğluna özel bir yer ve mertebe verilmiş olmasına ve bütün zengin kaynaklarıyla doğanın bize verilip emanet olmasına karşın, aynı zamanda Allah’ın kulları olduğumuzu ve yaratılışımızın nihai amacının Allah’a hizmet etmek olduğunu unutmamalıyız. Bu bakımdan, “insanoğlu bu fırsatı hayır için kullanmaya ve yeryüzünü bozmaktan kaçınmaya çağrılır.
Reklam
Abbasi imparatorluğu, yeni İslami kimlik altında sadece bir yönüyle önceden var olan Acem kültürü ve gerçeklerini devam ettirdi. İslam gittikçe karakter bakımından acemleşti. Büyük ölçüde, İslami hukukun, felsefenin, edebiyatın, sanatın ve mistisizmin hepsi Acem'in kültürel sahasında gelişti. Bu yüzden gelecek birkaç asır, Orta Asya'yı dönüştüren ve bunun içine giren bu İslam'ın acemleşmiş şeklidir. İslam dini ve Müslüman kültürü, Orta Asya'ya çoğunlukla Pers diliyle (Farsça) taşındı.
Sayfa 30
Çoğunlukla "Hristiyan dünyası", "İslam dünyası" gibi konuşmamıza rağmen Dinler, kendi hâkim dünyalarında bütüncül, sabit enstitüler değildirler. Gerçekte Dinler, organizma gibidir: Bu dünyaya belirli bir zamanda gelir, büyür, gelişir, farklı değişimlere uğrar ve çevrelerine adapte olur. Komşularıyla tartışır, acı veren ruhsal arayış dönemlerini tecrübe eder, iyi ve kötü günleri olur. Belli bir noktada hücre gibi bölünerek her biri yeni bir hayata başlar. Zamanın geçmesiyle kendilerini ispatladıktan sonra güven içerisinde olgunluk dönemlerini yaşar. Bazen de, sonunda ölür. Özellikle bu durum, Çin'de daha iç içe bulunur. Hiçbir şey, dini geleneklerin organik doğasını, İpek Yolundaki deneyim örneklerinden daha iyi gösteremez.
Sayfa 21
Göçebe bozkır insanları İslam'ı, Arapça metinlerden ziyade, genelde Türkçe gibi yerel dillerde vaaz veren karizmatik kişilerin bireyselleşmiş öğretilerinden öğrendiler.
Sayfa 32
Nima Yuşic
Soğuk kış gecesinde Güneşin kalbi dahi Kandilimin ateşi kadar harlı yanmıyor. Ve hiçbir ışık benimki kadar parlak değil, Yukarıda parlayan ay da donmuş değil.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Safevilerle Çaldıran ovasında karşılaştı. Sayıca ve teknik olarak üstün olan Osmanlılar, Şah İsmail'in ordusunu hezimete uğrattılar, yenilmezlik mitini yok ettiler.
Tarihte İran'ın sınırları zaman zaman Mezopotamya'dan Hindistan ve Çin'in sınırlarına kadar uzandı. Uzun süre elinde tutamasa da o topraklarda bulundu. İran, tüm bunların ötesindedir. İran, siyasi olmaktan ziyade duygusal bir bağdır. Bir coğrafyayla sınırlı olmayan bir cazibedir. Bu sebeple bugünkü sınırların İran kültürü açısından çok da bağlayıcı bir yönü yoktur.
Sayfa 124Kitabı okudu
18 öğeden 11 ile 18 arasındakiler gösteriliyor.