Asırlardır bu milleti kuvvetle, madde ile, topla, tüfekle yıkamayan, Türkün, İslâmın düşmanları taktik değiştirmişler. Bir din yok edilmek, vicdanlardan çıkarılmak isteniyor. Bir millet yere serilmeye azmedilmiş. Gençliğinin dimağları boşaltılmak, bu boşluğu bâtıl fikirler, solak düşüncelerle doldurulmak isteniyor. Anasına itaat etmeyen
Üniversiteli bir Nur talebesinin beraetle neticelenen mahkemedeki müdafaasıdır.Kitabı okudu
... meşhur İslâm seyyahı ve tarihçisi Evliya Çelebi, Seyahatnâme'sinde diyor ki: "İlk İstanbul kadısı (hâkimi) olan Hızır Bey Çelebi'nin huzûrunda, haşmetli pâdişah Fâtih ile bir Rum mimarı arasında şöyle bir muhakeme cereyan eder: Büyük bir âbidenin inşâsında kullanılacak iki mermer sütunu, Fâtih bir Rum mimarına teslim eder. Mimar da, Fatih'in arzusunun hilâfına olarak bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır. Fatih cezâen Rum mimarının elini kestirir. Rum mimarı da, Fatih aleyhine dava açar. Bunun üzerine mahkemeye celbedilen büyük padişah, baş köşeye geçmek ister. Birdenbire hâkimin şu ihtarıyla karşılaşır: Oturma beyim! Hasmınla mürafaa-i şer'î olacaksın, ayakta beraber dur! Hızır Bey Çelebi; bu koca şanlı padişah-ı maznuna, haksız el kestirdiği için, kendisinin de elinin kesilip kısâsa tâbi olduğunu bildirir. Fakat mimar kısâsı istemediği için, büyük Fatih günde on altın tazminata mahkûm oluyor ve hattâ kısâstan kurtulduğu için bu tazminatı kendiliğinden yirmi altına çıkarır."
Reklam
Said Nursî kırk sene evvel İstanbul'da iken, "Kim ne isterse sorsun" diye, hârikulâde bir ilânat yapmıştır. Bunun üzerine o zamanın meşhur âlim ve allâmeleri, Bedîüzzaman'ın hücresine kafile kafile gidip, her nevi ilimlere ve muhtelif mevzulara dair sordukları en müşkil, en muğlak sualleri, Bedîüzzaman duraklamadan, doğru olarak cevablandırmıştır. Böyle hadd ve hududu tayin edilmeyen, yani "şu veya bu ilimde veya mevzuda, kim ne isterse sorsun" diye bir kayıd konulmadan ilânat yapmak ve neticede daima muvaffak olmak; beşer tarihinde görülmemiş ve böyle ihatalı ve yüksek bir ilme sahib böyle bir İslâm dâhîsi, şimdiye kadar zuhur etmemiştir. (Asr-ı Saadet müstesna.)
10/10 puan verdi
MEAL HAKKINDA DAHA FAZLA BİLGİ ALMAK İSTEYENLERE Takdim Hakīkatler ve hikmetler menbaı olan Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân ni‘metini, bizlere ihsân eden ve bizi Kur’ân hizmeti ile şerefyâb eden Mütekellim-i Ezelî, Rabbimiz, Hâlıkımız, Cenâb-ı Vâhibü’l Atâyâ Hazretlerine, nâzil oluşundan kıyâmete kadar okunacak ve yazılacak olan Kur’ân kelimelerinden ve
Osmanlıca Mealli Kur'an-ı Kerim
Osmanlıca Mealli Kur'an-ı KerimHeyet · Hayrat Neşriyat · 201521 okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 85 days
Ortalama 6000 sayfa olan Risale-i Nur külliyatının tamamını okuyup eserden azami düzeyde istifade edebilmek çok ciddi bir gayret gerektiriyor. Bu eserlerin çoğunu okumuş olsamda birçok mesele üzerinde yeterince tefekkür edemedim.Dolayısıyla bu eserler üzerinde ciddi ve derin tefekkürleri olan M.K. eserlerinden istifade etmeyi düşündüm. Dört kitaptan oluşan Risale keşif yolculuklarının ilk kitabını çok beğendiğimi söyleyebilirim. Risale i Nur külliyatındaki en önemli ve temel meseleleri acz, fakr, şefkat, tefekkür,ihlas, uhuvvet gibi bahislerin kendisine açılan sırlarını paylaşan yazar, ayrıca bu eseri sürekli okuyan kitlenin, (kendide dahil olmak üzere)ne gibi hatalara düştüğüne dair düşüncelerini paylaşmış.Bunların aşılması yönündeki fikirlerini beyan etmiş. Ayrıca Risale i Nurlarla veya Bediüzzaman’la ilgili toplumda oluşan bir takım yanlış anlaşılmaların ve suizanların sebeplerini izah etmiş. Maalesef ki Nur risalelerini okuyanların bazı düşünce ve davranışlarındaki yetersizliklerin bu eserlere ayna olmayı gerektirirken perde olmayı netice verdiğini beyan eden yazar bu düşünce ve davranışları olumlu yönde nasıl değiştirebileceğimize dair tavsiyelerde bulunmuş. Hasılı kelam bu kitabı, Risale i Nurları okuyanların, ilgi duyanların, okumayı düşünenlerin veya okuyupta anlayamıyorum diyenlerin okuması çok faydalı olacaktır diye düşünüyor ve şiddetle tavsiye ediyorum.
Risale Okumaları 1 - Keşif Yolculukları
Risale Okumaları 1 - Keşif YolculuklarıMetin Karabaşoğlu · İz Yayıncılık · 2017104 okunma
Ama, Risale-i Nur’a dahi, onun kendi paradigması haricinde yaklaşmak mümkün “Bu şekilde yaklaşanlar da zaten mevcuttur. Sözgelimi, uzun yıllar Risale-i Nur hareketi üzerinde çalışan meşhur bir profesör ‘modernleşme’ paradigmasıyla; Risale-i Nur’dan her nasılsa ‘Türk milliyetçiliği’ üreten bir başka profesör ‘milliyetçilik’ paradigmasıyla keza ‘Kürt milliyetçiliği’ üretenler de ‘milliyetçilik’ paradigmasıyla ona bakmaktadır.
Sayfa 488Kitabı okudu
Reklam
490 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.