Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.7
Usta yazarların bilimkurgu öykülerinden derlenmiş bir kitaptır. Her öykünün başında yazardan bahseden kısa bir tanıtım yazısı yer alıyor. Bittiğinde içimde bir garip burukluk tortusu bıraktı.
Kitaptaki öyküler,
- HARLAN ELLISON Korkunun Bütün Sesleri
- RAY BRADBURY Gülümseme
- J.G. BALLARD Bilinç Eşiğini Atlayan Adam
- ISAAC ASIMOV Güç Duygusu
- KURT VONNEGUT JR. Harrison Bergeron
- STANISLAW LEM Maske
- ROBERT A. HEINLEIN Dünyanın Yeşil Tepeleri
İnceleme spoiler içeriyor dikkat!
Ay Zalim Bir Sevgilidir okunması gereken en önemli bilim kurgu kitaplarından birisi. Çünkü kitabın verdiği mesaj, bakış açısı gelecekte neler olabilirden çok daha fazlası. Bir devrimin hikayesi. Bir devrimin ardında neler olabileceğini ve devrimi yapan insanların nasıl bir bakış açısına sahip olduğunu çok iyi anlatıyor. Kitabı okuduktan sonra dünya tarihindeki devrimlere bakış açım değişti. Aslında devrimler bir grup insanın ideallerini gerçekleştirmesi uğruna yapılan olaylar mıydı diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi. Lunada yaşayan insanlar vatanseverlik duygusuna sahip değillerdi ancak prof ve arkadaşlarının yönlendirmesi ile bu insanlar vatansever oldular. Ve devrimi gerçekleştirdiler. Ya da devrim gerçekleştikten sonra profun hükümet kurarken sadece kendi istediği insanları hükümete getirtmesi( demokrasi kullanarak) insana demokrasinin varlığını sorgulatıyor. Dünya tarafından gelen haberlerin değiştirilmesi ve Luna halkını kışkırtacak şekilde değiştirilmesi günümüz medyasını bana hatırlattı. Olaylara bakış açımız aslında yönlendiriliyor mu bu soru aklıma takıldı. Kısacası kitap bir bilim kurgu romanından çok daha fazlası.
'' Arthur C. Clarke, Robert A. Heinlein ve Isaac Asimov'la birlikte, bilimkurgunun "üç büyük yazar"ından biri olarak kabul edilmektedir. ''
‘’ Pat Harris ayda bulunan tek geminin kaptanı olmak zevkini duyuyordu’’
cümlesiyle başlayan ve son satırına kadar ritmini koruyan bir kitaba giriş yapıyorsunuz. Artık bir yerde yok artık diyerek isyan ettim.
Şimdi ortama bir göz atarsak; Ay yüzeyinde garip bir deniz var. Bu deniz tamamen tozdan oluşuyor. Tozun kaynağı yüzeydeki ısı farklarından kayaların parçalanması veya meteorların vs. parçalanması ile oluştuğu tahmin ediliyor. Bu toz denizi öylesine pudramsı ve neredeyse bir sıvı gibi akışkan bir yapıya sahipti ki deniz üzerine fırlattığınız ağır bir cisim geride hiçbir iz bırakmadan kayboluyordu.
Tabi ki insanlar bu garip denizi de paraya çevirmeliydi. İşte kaptan Pat Harris ve kabin görevlisi Sue Wilkins Susuz Deniz’ e gezi turları düzenleyen Selene Gemisinin mürettebatıydı. Her şey sıradan başlamıştı. Ta ki bir milyonda bir olacak bir felaket gerçekleşip Selene tüm yolcularıyla birlikle susuz denizde geride hiçbir iz bırakmadan tozun içine sıkışıncaya kadar.
Şimdi insanlığın bir kez daha doğa ile mücadelesine tanık olacağız ama Ay yüzeyinde.
İlk olarak şunu söyleyeceğim. Kitabın filmle alakası yok. Bambaşka şeyleri anlatıyorlar. Filmden kaynaklı kesin olarak almayın.
İkinci olarak ise kitap bilimkurgu olmasına rağmen bilimkurgu unsurları çok az. Asker var bu yüzden de aksiyon ve macera çok olur diyorsanız o da yok denecek kadar az. Kitabı okumak istiyorsanız bunları göz önüne almanız lazım.
Kitap aslında askeri bilgi kitabı bir kitap olmuş. Bir de askerlerin psikolojileri mevcut. Bu açıdan bakıldığında okumak isteyenlerin sayısının azalacağını tahmin ediyorum. Genel olarak fena olmayan bir kitap ama kurgu olarak çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Karakterler de tam oturmamış maalesef. Beklediğim bilim kurgu tadını alamadım.
Aksiyonsuz olduğu için mi demeyin. Okuduğum son bilimkurgu kitaplarından Solaris neredeyse sıfır aksiyonla bu kitaptan çok daha başarılıydı. Yine az bilim kurguya ve aksiyona sahip olan Maymunlar Gezegeni de keza öyleydi. Bu da kitaptaki kurgunun ve anlatımın önemini ortaya koyuyor. Yazar keşke yapmak istediklerinin dengesini kurabilseydi.
Kitap, ana karakterin günlüğü niteliğinde olduğundan net bir climax yok fakat yine de sürükleyici. Betimlemeler çok hoşuma gitti. Okurken, Star Wars izliyormuş gibi hissettim kendimi. Kitabın ütopik dünyası hakkında pek bir bilgi yoktu. En azından ordu ve siyaset dışında. Diğer konular hakkında da bilgi verilmesini arzu ederdim. Olay örgüsü buna müsait ve ayrıca hakediyordu bence. Sonlara doğru kitap sıkıcı bir tona bürünse de finali çok etkileyiciydi.
2075 yılında geçen bu bilimkurgu romanında Dünya'dan Ay'a sürgüne gönderilmiş olan mahkumların özgürlüklerini kazanmak için gerçekleştirmeye çalıştıkları devrimi okuyoruz. Siyasi yönü fazlasıyla ağır basıyor; "otorite", "devrim", "bağımsızlık" gibi kavramları sorgularken buluyorsunuz kendinizi. Bu özgürlük mücadelesine bir de bilinç kazanmış yapay zeka Mike eklenince okumak eğlenceli bir hal alıyor. Devrimin fikir ve planlama aşamaları oldukça şaşırtıyor. Ancak kitap zaman zaman sıkıyor, durağanlaşıyor. Okuma grubumuzda bu sebeple bir miktar zorlandık diyebilirim ilerlerken.
* * *
Kitabın yazıldığı zamanda daha Ay'a ayak bile basılmadığı düşünülürse, yazarın hayalgücü karşısında saygı duymalıyız.
* * *
"Devrim, ulaşmayı hedeflediğim bir amaçtan çok, peşinde koştuğum bir sanat."
Güzel bir kitap ama bilim kurgunun daha ağırlıklı olmasını istediğim bir eserdi. Çok fazla goygoy vardı tabi hoştu ama tekrara girdikten sonra ben biraz sıkıldım. Din, mülkiyet, adaptasyon, insan psikolojisi ve cinsellik konularında yazarın çok farklı tespitlerinin olduğu bir kitap. Kitabı sevmemin en büyük sebebi Jubal gibi bir karakterin olması ne kadar da yaşlı bir bunak olsa da onun iyi niyetli natüralist zampara halini sevdim.
Konumuza gelecek olursak Mike marsta doğan bir insan evladı ve eskiler tarafından büyütülmüştür. Gün olup bizim gezegenimizdekiler onu dunyaya getirip olaylarin olayları kovalaması şeklinde bir kitaba konu olacak şeyler yaşamasıyla karşımıza eser çıkmış.Ama kitapta sevmedigim şey çok fazla sonlara doğru cinselliğin baya artması ve bilim kurgudan çok her şeyin cinsellikle son bulması.
Yani konu güzel ama bunu 700 sayfada daha güzel işleyebilirdin sayın yazar. Puanım Jubal için. Ama kitap kesinlikle kendini okutuyor o ayrı. Robert Heinlein çok başka bir adam.
Ve evet unutmadan Groklayın!
Sedef Öztürk ve Levent Mollamustafaoğlu’nun hazırladığı bir öykü seçkisi olan bu kitap “1993” yılında dilimize kazandırılmış ve beşinci baskıyı da 2017 yılında yapmış. Çevirmenler 1993 yılı baz alınırsa harika bir iş çıkartmışlar gerçekten, tebrik etmek lazım. Bilgisayarın hatta cep telefonunun bile olmadığı bir dönemde bu öyküleri çevirmek
Herkese merhaba :) Ocak ayının altıncı kitabı olan Robert A. Heinlein'in Ay Zalim Bir Sevgilidir kitabının inceleme yazısını yazmak için geldim. Benzeri bir #okudumbitti yazısı da İnstagramda Merve Kır hesabından paylaşılacak.
Robert A. Heinlein şüphesiz ki tarihin en etkili bilimkurgu yazarlarından; Isaac Asimov'un deyişiyle bilimkurguya yön veren üç büyük yazardan biriydi. En iyi roman dalında Hugo Ödülü'nü dört kez kazanan üstat halen bu rekoru elinde tutuyor.
Dünya tarihinde 2075 yılında Dünya'dan Ay'a gönderilen mahkumların burada hayatı sorgulamaları ve özgürlüklerini ellerine almasını anlatıyor.
Kitabın başlarında okumakta biraz zorlandığımı kabul etmem gerekiyor. Fakat ortalarına doğru biraz daha hareketleniyor ve yazarın kalemine alışmaya başlıyorsunuz. Bu benim yazarla tanıştığım ilk kitap.
Fazla bilimkurgu kitabı sevmemekle birlikte yine de özgün konu olarak okuduklarımın içinde ilk üçe giriyor.
Sabredin ve okuyun derim :)
Okuduğum ilk Robert A. Heinlein romanı efendim!!
Evet beğendim efendim!!
Askeri temayı bilimkurgu içinde dramatize etmiş ve emir komuta zincirini gerçekçi ve inandırıcı bir şekilde yansıtmış efendim!!
Evet tavsiye ederim efendim!!