İnsanlar bunu bilmiyorlar, o kadar; nasıl düşünülebileceğinden haberleri bile yok; onlara düşünmek yeniden öğret ile bilseydi, o zaman onlar da farklı yaşarlardı.
Hakiki inanç, hakiki ahlak ve hakiki felsefe diye bir şeyin hiçbir zaman olmadığını tarihten bilmeniz gerekir; ama bunlar yüzünden alevlenen savaşlar, alçaklıklar ve nefretler yine de dünyayı korkunç bir hale getirmiştir.
... eğer toplum böyle kurbanlardan talep ettiği ahlaki çabanın yarısını kendisi harcasaydı, bugün bu türden olayları ve kişileri engellemek için çok şey yapılabilirdi.
Benzeri konumdaki her kadın gibi, belli bir kamu düzenine sonuna kadar güvenmekteydi; bu öylesine adil bir düzendi ki, insan hiçbir şeyi dert etmeksizin hayatını idame ettirebilirdi;..
Uygarlık ,sabunla, telsiz dalgalarıyla, matematik ve kimya formüllerinin iddialı göstergeler diliyle, ulusal ekonomi ile deneysel araştırmalarla ve insanlar arasında yüksek düzeyde, ama yalın bir birliktelik sağlamaya ilişkin yeteneksizlikle dolu engelleyici bir konumdur.
Robert Musil’in “Ahmaklık Üzerine” adlı bu kitabı aslında bir konuşma metni. Avusturya Sanatçılar Birliği’nin daveti üzerine 11 ve 17 Mart 1937 günleri Viyana’da yaptığı konuşma. Modern edebiyatın en önemli yazarlarından birisi Avusturyalı yazar. Oldukça da donanımlı, hem felsefe hem de psikoloji alanlarında doktorası var. En tanınmış eseri
...her insanı, bir akıl hastasının azaltılmış numunesi olarak görmek mümkündür; bu ona psikoloji mi yoksa kimya açısından mı baktığınıza göre değişen adeta teorik bir meseledir...
Hekimler değildir, çünkü suç, cezai ehliyet vesaire tıbbi kavramlar değildir, hâkimler de değildir, çünkü ruh ve beden arasındaki önemli ilişkileri bilmeksizin böyle meseleler hakkında gene kimse hüküm veremez.
Bu insanlarla ilgili, yolunda gitmeyen bir şeyler var. Yaşantılarını ya bütünüyle yaşayamıyorlar, ya da bütünüyle kendi içlerinde yaşayıp kalıntılarını dışarıya dökmek zorunda kalıyorlar.