Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Üniforma giyiyoruz. Bu üniforma bizi hem aşağılıyor hem de yüceltiyor. Üniformalarla özgür değilmiş gibi görünüyoruz. Bu belki bir utançtır. Fakat üniformanın içinde aynı zamanda güzel de görünüyoruz. Bu bizi, kendisine ait fakat yırtık ve kirli kıyafetlerle dolaşan insanların içinde bulunduğu utançtan kurtarıyor
Keskin düşüncelerden büsbütün uzak dururum; fikirler bana hepten uzaktır ve bu nedenle de iyi bir vatandaşım, çünkü iyi bir vatandaş fazla düşünmez. Yemeğini yer, hepsi bu! Ayrıca uyumak ve horlamak, kafa patlatmaktan daha iyidir ve akıllı uslu içilen bir bardak bira, şiir yazmak ve düşünmekten kat be kat daha iyidir.
Reklam
¶¶ hangi insan geçip giden yollar içinde umutlarının, planlarının, düşlerinin yıkılmadan kaldığını görebilmiştir? ¶¶
Sayfa 17 - Can yayınlarıKitabı okudu
Eğer hiçbir şeye inanmasaydık ne kadar az olduğumuzu bilemezdik. Her şeye rağmen biz küçük insanlar da bir şeyiz. Hayal kurmamıza, düşlememize izin yok. İleriyi düşünmek yasak bize, bu da bizleri mutlu kılıyor ve her tür iş için kullanılabilir hale getiriyor.
Emir veren yasalar, zorlayan baskı, bize yön ve yol gösteren değişmez kurallar, büyük olan onlar, biz öğrenciler değil. Zaten sadece ve sadece küçük, zavallı, bağımlı, kurallara sadık kalmakla yükümlü cüceler olduğumuzu hepimiz biliyoruz.
Anladığım kadarıyla biz gençleri eğitmek ve kalıba sokmak istiyorlar, bilimlerle kafamızı doldurmak değil. Bizi eğitiyorlar, kendi ruhlarımızı ve kendi bedenlerimizi tamamen tanımaya zorluyorlar. Zorlama ve yoksunluğun bile kendi başlarına eğitici olduğunu anlamamızı sağlıyorlar; çok basit ve bir o kadar da aptal alıştırmaların, bir sürü terim ve anlam öğrenmekten çok daha fazla erdem ve gerçek bilgi içerdiğini açıkça anlamamızı sağlıyorlar. Birbiri ardına birçok şey öğreniyoruz ve bir şey öğrendiğimizde o öğrendiğimiz şey de bize sahip oluyor. Biz ona sahip olmuyoruz, tam aksine kendi varlığımıza katmış gibi göründüğümüz şey bize hükmediyor. Kesin ve güvenilir bir azlığa alışmanın gayet iyi bir etki bırakacağı kafamıza iyice yerleştiriliyor, bu tam olarak sert görünenlerin koyduğu kurallara ve emirlere uymak, onlara sıkı sıkıya bağlanmak demek. Bizi aptallaştırmak istiyorlar, ya da en azından küçültmek.
Reklam
Görüyor musunuz, dinin bugünlerde hiçbir anlamı yok. Uyku, sizin tüm o din' dediğiniz şeyden çok daha ruhani. İnsan uyuduğunda Tanrıya belki çok daha yakın.
Yaşamayı becerebilmek için önce ölmem gerekti.
Görünüş çoğu zaman aldatır.
Robert Walser'in, öldüğü yerde polis tarafından çekilmiş meşhur bir fotoğrafı var: kış, yüksekçe bir kar yığını, derin ayak izleri, sırtüstü yere düşmüş, ellerini iki yana açmış bir adam. Genelde yaşlıların taktığı türden şapkası yakınında bir yere düşmüş. Noel gezintisine çıkan çocuklar onu bu halde bulmuşlar. Son Noel'inden yarım asır kadar önce yayımlanan bir öyküsünde kendi ölümünü anlatmıştı. Bu kısa öykünün kahramanı ne kokar ne bulaşır, vesveseli, kimsenin önemsemediği, aksilik bu ya, bir o kadar da zeki ve bir o kadar da tanrıydı. Kendi lüzumsuzluğundan yorulmuştu; dünyayı karlar altında bırakıp kar yığınlarının üzerine yatarak dertlerini başından savıyordu. Kendi ölümünü öngörmesi yazar için ayrıcalıklı bir durum sayılmazdı. Elinden tutup da istediğin yere çekmenin kolay olduğu insanlardandı. Elleri aklından geçenleri, geçtikleri anda kâğıda döküyordu, tam da bu şekilde yazıyordu. Herkesin hayat yoluna böyle ani derinlikler çıkabilirdi. Birtakım karadelikler. Aktarım istasyonları. Mesela bir besteci böyle anlarda melodiyi yakalardı; bir şair mısrayı, bir sevgili aşkı, peygamber Tanrı'yı. Bu anda, sıradan zamanlarda rastlanmayana rastlarsın; görünen ile görünmeyeni, yüzeysel ile derini bu anda birbirinden ayırırsın. Geçmişle henüz gelmemişin aynı anda cereyan ettiği uzamla birlikte soluk alıp vermeye başlarsın.
Arkadan Düğmeli PaltoKitabı okudu
Reklam
Biz öğrenciler dersleri gözlerimizi dahi kırpmadan, hareketsiz, dimdik izliyoruz. Öyle ki sanırım burnumuzu silmemiz bile yasak. Eller ders süresince diz üstünde duruyor ve görünmüyorlar. Eller, insan kibrinin ve açgözlülüğünün beş parmaklı kanıtıdır, bu yüzden de masa altında güzelce gizlenmelidirler.
Büyük şehir insanı eğitir, geliştirir. Bunu da örneklerle yapar. Hem de öyle kitapılardan alımmış yavan nutuklarla değil. Bunun uzmanlık gerektiren bir yanı yok. İnsanın hoşuna giden de bu, çünkü yığınlar halindeki bilginin yüceliği insanı yüreklendiriyor.
Bana öyle geliyor ki, gelecekte Peter gibi bir patronum, müdürüm ya da efendim olacak ve bu öyle rahatla- tıcı, öyle hoş bir şey ki. Çünkü böyle aptallar yükselmek, iyi yerlere gelmek, iyi yaşamak ve emir vermek için yaratılmışlar ve benim gibi yeterince zeki olanlar da sahip oldukları yetenekleri başkalarının hizmetinde geliştirmek, tüketmek durumundadır. Ben, ben alçak ve küçük bir şey olacağım. Bana bunu söyleten duygu mükemmel ve kesin bir gerçek. Aman Tanrım, buna rağmen yeterince yaşama gücüm var mi? Neler oluyor bana? Sık sık kendimden korktuğum oluyor ama bu uzun sürmüyor. Hayır, hayır, kendime güveniyorum. Ama bu da garip değil mi?
Aptalları çok seviyorum. Her şeyi anlıyormuş gibi davranan, bilgi ve espriyle donanmış, burnu büyük insanlardan nefret ediyorum. Uyanık ve tecrübeli insanlardan tarifsiz biçimde nefret ediyorum.
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
#hayıredebiyatı #rededebiyat olarak isimlendirilebilecek bir üstkurmaca postmodern bir roman olan Bartleby ve Şürekası İspanyol yazar Enrique Vila Matas tarafından yazılmış ve eleştirmenlerce ödüllendirilmiş bir kitaptır. Okuyucu bu kitapta Herman Melville'in her şeye reddiyeci karakteri olan Katip Bartleby nazarında pek çok yazarla ve neden yazmayı bıraktığı ile ilgili bir sürü bölüm okunacaktır. Bahsi geçen yazarların bir kısmı kurmaca olmakla beraber, Robert Walser'den Kafka'ya, Salinger'dan Oscar Wilde'a, Andre Gide'den Robert Musil'e , Zweig'a kadar pek çok yazarla da ayrıca tekrar tanışıp neden yazmayı bıraktıkları ile ilgili ilginç bilgiler alabilirler. Matas, bu kitabı kurgularken tıpkı dipnotları açıklayan başka dipnotlar şeklinde oluşturmuş. Okuyucusunu oldukça tatmin edeceğini söyleyebilirim. Ya da okumamayı tercih edebilirsiniz #okuyunpişmanolmazsınız (Enrique Vila-Matas, Bartelby ve Şürekası, çev. Filiz Öztürk, Can Yayınları, İstanbul 2021.) #bartlebyveşürekası #enriquevilamatas #hayıredebiyatı
Bartleby ve Şürekâsı
Bartleby ve ŞürekâsıEnrique Vila-Matas · Can Yayınları · 2021151 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.