Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rodion Samsa

Rodion Samsa
@rodion_samsa
214 okur puanı
Mart 2018 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Felsefe bizi başkası için değil kendimiz için, güçlü görünmek için değil güçlü olmak için yetiştirir. Düşüncemizi yönetsin yeter! Onun işi budur.
Sayfa 177 - İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
Reklam
Hiç kuşkum yok ki bir gün gelecek doktorlar, rüyanın psikolojisi yerine rüyanın psikopatolojisiyle uğraşacaklar.
Sayfa 127 - Say Yayınları
I. H. Fichte'de rastlıyoruz: "Uyanık yaşamdaki kendi gözlemlerimizle kıyasladığımızda, rüyalar genel ruh halimizi daha doğru yansıtırlar."
Sayfa 109 - Say Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Radestock (s. 84): Rüyalar çoğu zaman, kendimize itiraf edemediklerimizi açığa çıkarır; bu nedenle de rüyalarımıza haksızlık eder, onları yalancı, sahtekâr olarak damgalarız. J. E. Erdmann ise şunları söylüyor: "Bugüne dek hiçbir rüya bana bir insan hakkında ne düşünmem gerektiği konusunda bilgi vermedi. Zaman zaman şaşırarak şahit oldum ki rüyada daha çok o kişi hakkında benim ne düşündüğümü görüyorum."
Sayfa 109 - Say Yayınları
"Rüyada geçen hiçbir olay yoktur ki, ilk nüvesi bir istek, bir arzu ya da bir uyarım olarak uyanık hayatta atılmamış olsun." Bu ilk uyarım için şunu söylemek gerekir: Rüya yaratmamıştır bu uyarımı; sadece kopya etmiş ve dillendirmiş, bizde var olan geçmişe dair küçücük bir malzemeyi, dramatize eden bir işlemden geçirmiş, havarinin şu sözlerini gerçekleştirmiştir: Kardeşinden nefret eden katildir. Uyanıp da ahlaki bilincimize tekrar ulaştığımızda, bu günahkâr rüyanın ayrıntılarına gülüp geçebilsek de rüyaya kaynaklık eden ilk malzeme gülüp geçilemeyecek kadar ciddidir..."
Sayfa 107 - Say Yayınları
Reklam
"Ben, dürtüleri algılamaktan dürtülere egemen olmaya, dürtülere boyun eğmekten dürtüleri frenlemeye doğru gelişir. Bu başarısında, id'in dürtü süreçlerine karşı bir tepki oluşumu olan ben idealinin güçlü bir payı vardır. Psikanaliz, ben'in id'i fethetmeyi sürdürmesini sağlayan bir araçtır." Freud burada dinsel-etik bir amacı, yani tutkunun akıl yoluyla fethedilmesi amacını dile getiriyor. Bu amacın kökleri, Protestanlıkta, aydınlanma felsefesinde, Spinoza'nın felsefesinde ve aklın dininde bulunmakla birlikte, özgül biçimini Freud'un kavramında kazanmıştır. Freud'a gelinceye kadar, insandaki akla aykırı duygulanımlara, bunlar tanınmadan, daha doğrusu bunların derin kökleri bilinmeden akıl yoluyla hükmedilmeye çalışılmıştır. Freud bunların kaynaklarını libidinal çabalarda ve bunları bastırma, yüceltme, belirti oluşturma ve benzeri karmaşık mekanizmalarda keşfettiğine inanarak, insanın çok eskilerden gelen kendini denetleyebilme ve akla uygun davranma hülyasının şimdi ilk kez gerçekleşebileceğine inanıyordu.
Sayfa 92 - Say Yayınları
Bir kişinin baba figürüne, "sihirli bir yardımcıya", bir amire vesaire bağımlılığında, açık ve bilinçli bir bağımlılık söz konusudur. Bununla beraber baskın bir kişinin kendisine bağımlı olanlara bağımlı olduğu bilinçdışı bir bağımlılık da vardır. Bu tür bir sembiyotik (ortakyaşar) ilişkide tarafların her ikisi de birbirine bağımlıdır; yalnız birisinin bağımlılığı bilinçliyken, diğerininki bilinçdışıdır.
Sayfa 49 - Say Yayınları
Hayatın dinamiği haz almaktan çok acı ve üzüntüden kaçınma yönündedir. Freud'un da apaçık bir biçimde söylediği gibi, "bunun içindir ki, biz zevk aramaktan çok, acıdan kaçmak için çaba harcıyoruz." Burada, Freud'un daha sonra "zevk ilkesi" diye adlandıracağı ilkenin esasını buluyoruz; zevkin aslında bizatihi zevk olmaktan çok zevk olmayandan, acı veren gerilimden kurtuluş olduğu yolundaki bu fikir, daha sonraki yıllarda Freud'un nazarında genel anlamda geçerli, aslında insan motivasyonunun en genel ve temel ilkesi olacaktır.
Sayfa 38 - Say Yayınları
İnsan ana rahmindeyken evrenle ilişki halindedir, ama doğduktan bir süre sonra bunu unutmak zorunda kalır."
Sayfa 35 - Metis Yayınları
Reklam
Bizim amacımız, ne insan doğasındaki soylu duyguları yadsımak ne de bunları olduklarından değersiz göstermektir. Tersine, ben sizlere yalnızca sansürden geçirilmiş çirkin düşsel istekleri göstermiyor, bunları baskılayıp tanınmaz duruma sokan sansürü de gözlerinizin önüne seriyorum. İnsandaki Kötü üzerinde daha ağırlıklı duruyor, bunu özellikle vurguluyorsam, nedeni başkalarının onu yadsıması, böyle bir davranışın da insan ruhunu olduğundan daha iyi değil tersine anlaşılmaz kılmasıdır. Yeter ki tek yanlı etik değerlendirmelerden el çekelim, insan doğasında Kötü'nün İyi'yle ilişkisini daha bir doğrulukla tanımlayacak formülü ele geçirebileceğimiz kuşkusuzdur.
Sayfa 196 - Say Yayınları
Belki sansürden geçirilmiş düşsel isteklerin itici karakterini görmezden gelir, insan doğasında Kötü'nün böylesine geniş yer tutamayacağı gibi bir nedene sarılırsınız. Ne var ki kendi yaşantılarınız size bunu söyleme hakkını verecek midir? Kendi kendinizi nasıl gördüğünüzden söz etmek istemeyeceğim; ama amirlerinizden ve rakiplerinizden o kadar yakınlık mı, düşmanlarınızdan o kadar centilmenlik mi, kendi çevrenizden o kadar az kıskançlık mı gördünüz ki, insan doğasındaki bencil Kötü'nün payına karşı çıkmakla yükümlü hissediyorsunuz kendinizi?
Sayfa 195 - Say Yayınları
Ruhsal yaşamda bilinçdışı istekler varsa, karşıtlarının bilinçli yaşamda egemen olduklarının kanıtlanması, söz konusu isteklerin varlığını ortadan kaldırmaz. Belki ruhsal yaşam karşıt istekleri ve çelişkileri de kendinde barındırabilmekte, bunlar yan yana varlıklarını sürdürebilmektedir. Hatta belki belli bir duygunun öne çıkışı, karşıtının bilinçdışındaki varlığının koşuludur.
Sayfa 194 - Say Yayınları
Hoşa gitmeyen bir metnin okunması gerekiyorsa, başvurulacak bir analiz, metni yadsımaya yönelik yoğun bir isteğin onun değiştirilmesine yol açtığını açığa vuracaktır.
Sayfa 101 - Say Yayınları
1.520 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.