Neden yolculuk yapmaya katlanamıyorum artık. Neden hep kaybolmuş bir çocuk gibi "evime dönmek" istiyorum hep?
Sayfa 200
Reklam
Kedere karşı, sanki bir hastalıkmış gibi, "sahiplenilmiş bir şeymiş" gibi, bir yabancılaşmaymış gibi (sizi yabancı kılan bir şeymiş gibi) -depresyon bahanesiyle- bir ilaçtan medet umma olanaksızlığı, bayağılığı; oysa keder, özde var olan kişisel bir şey ...
Sayfa 173
Herkesin kendi keder ritmi vardır.
Sayfa 172
Olup bitmişin korkusundan acı çekiyorum. Bk. Winnicott: Olup bitmiş bir yıkımdan korkma.
Sayfa 131
Reklam
Şimdi eskisinden daha da kırılganım (terk edilmişlik durumundaki bir hiç için normal bu).
Sayfa 104
Kendi kendime şöyle diyorum ve bundan da acı duyuyo­rum: O artık asla bunu göremeyecek, ben bunu asla ona anlata­mayacağım.
Sayfa 101
Ben yalnızlığı istemiyorum ama yalnızlığa gereksinim du­yuyorum.
Sayfa 99
Başkalarına, başkalarının yaşama-isteğine, başkalarının dün­yasına güçlükle katlanıyorum. Başkalarından uzaklaşma kararı çekici geliyor bana.
Sayfa 95
Reklam
Yas: Aşınmaz, aşınmaya, zamana boyun eğmez. Kaotiktir, sapkındır.
Sayfa 80
yok oluşun varlığı" eşliğinde ve onun tarafından yakalanmış olarak.
Sayfa 77
Ya acı çekiyorum ya da keyifsizim, kimi kez de yaşam dalgaları yükseliyor içimden.
Sayfa 59
Gerçek yas hiçbir anlatma diyalektiğine elverişli değil.
Sayfa 58
Yas doğrudan doğruya yalnızlık içinde, ampirik olanın için­ de, vb. değildir; bu noktada benim için bir kolaylık, soğukkanlılık söz konusu, bu da benim insanların düşündüklerinden daha az acı çektiğime inanmalarını sağlıyor olmalı. Tuttuğum yas, sevgi ilişkisinin, "birbirimizi seviyorduk"un yeniden zedelendiği yer­ de bulunuyor. En yakıcı nokta en soyut noktada yer alıyor ...
Sayfa 45
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.