Roma'ya eskilerden miras kalmış olan ya da onlar tarafından icad edilen Kahkaha Bayramı ilkbaharın gelişini selamlıyordu. Bir tarafta Tanrıça Kibele, yağmur ve tarlalara bereket getirerek ırmakta yıkanırken, diğer tarafta tuhaf kıyafetler giymiş Romalılar gülmekten yerlerde yuvarlanıyorlardı. Herkes herkesle dalga geçiyordu ve dünyada gülünmeye layık olmayan ne bir şey ne de hiç kimse vardı.
İlkbaharın yeniden doğuşunun gülerek kutlandığı, pagan kültüre özgü bu kahkaha bayramı Katolik Kilisesi'nin kararı sonucu her yılın mart ayında İncil'de güldüğünden hiç bahsedilmeyen İsa'nın yeniden doğuşuyla (bir gün önce ya da bir gün sonra) çakışır oldu.
Taranta-Babu'ya Mektuplar
Nazım Hikmet Ran
Roma, 5 Ağustos 1935 - Sen Roma'yı kartpostallardan, tarih ve coğrafya kitaplarına basılan fotoğraflardan tanırsın. Taşları Sezar'ların ve Lejyon'ların kabartmalarıyla oymalı üç gözlü kapılar; kıyılarının yarısını fareler yemiş kocaman bir eleğe benziyen Koliseum; Batrus resul kilisesi meydanı ve
Hristiyan dünyası Protestan Reformu ile ikiye bölünür. İngiliz dilini konuşan ülkelerin büyük bölümü Katolik Kilisesi'nden ayrılır ve Kutsal Roma İmparatorluğu kavramının parçalanması, milliyetçiliğin oluşma sürecini başlatır.
Protestan reformu, her şeyden önce Papa’nın yeryüzündeki tanrısal iktidarına (potestas) dayanarak devletlerin ve müminlerin üstünde kurduğu baskı ile Roma Katolik Kilisesi’ne bağlı ruhban sınıfının haksız zenginleşmesine karşı çıkan ahlaklı din adamlarının isyanıdır. Bu din adamları, Kilise’nin yapılanmasında ve Hıristiyanlık dogmalarında reform talep etmektedir. Zaten reform hareketinin doğuracağı yeni mezhep, Roma Katolik Kilisesi ve Papa’nın Hıristiyanlığın özüne aykırı kurumsal yozlaşmasını “protesto” ettiği için Protestan Kilisesi adını alacaktır.
1929’da Faşist İtalya Devleti ile Roma Katolik Kilisesi kurumu (Papalık) arasında yapılan Laterano Sözleşmesi’yle Vatikan Devleti resmen kuruldu. Sözleşmeyi, faşist İtalya adına bizzat Mussolini, Papalık makamı adına da Kardinal Gasparri imzaladı.
Dikkat spoiler içerir!
Susanna Tamaro'nun eserlerinde en çok işlediği konu insanların yaptığı ruhsal yolculuklardır. Ona göre ruhunun kendini iyileştirmesi için insanın kendisini kabul ederek, (eksileriyle ve artılarıyla) dua etmesiyle olur. Her insanın kendisiyle bir yolculuk yaparak kendi köklerine, kendi geçmişine sahip çıkması gerektiğini