"İki ruh bir araya gelir. Biri kötülük, ölüm, zorbalık ve yalanın ruhudur. Diğeriyse hakikat, iyilik ve mutluluğun ruhudur. Karşı karşıya gelirler ve kimin daha güçlü olduğu üzerine tartışmaya başlarlar. Tartışmayı kötülük ruhu başlatır. Kaba bir alaycılıkla hakikat, iyilik ve mutluluk ruhunun üstüne atılır: 'Ne diye sıkıcı bir gölge gibi
Sayfa 169Kitabı okudu
Roma İmparatorluğu Üzerine
Kralları kovan Roma her yıl consul seçmeye başladı. Bu, Roma'yı o yüksek güç mertebesine taşıyan etmenlerden biri olmuştur.
Sayfa 4 - İş BankasıKitabı okudu
Reklam
"Kral çıplak!"
Daha önce demokrasiyi icat ederek kralların ilahlaşmasını önleyen Yunan şehir devletleri gibi, Roma İmparatorluğu da "Senato"yu oluşturarak kralların tanrılaşmasına karşı koymaya çalışmıştır. Mısır'da, Babil'de, Çin'de ve İran'da bunlara benzer kurumlar oluşturulamamıştır. Kralları ilahlaştıran mantık, onların görünmez elbiseler giyebileceğine inandıran ihtiyaçların acilliğidir. Ancak, bir çocuk saflığı/naifliği "kralın çıplak olduğunu" görüp haykırabilmiştir.
Sen de mi Brütüs?
Başını kaldırıp baktığında eski arkadaşı Brütüs'ün kendisine karşı kurulan bu komploya katıldığını görünce gözlerine inanamadı. "Et tu, Brute?" dedi güçlükle soluyarak. Latincede bu sözler, "Sen de mi Brütüs?" anlamına gelir. Sonra Sezar Senato binasının mermer zemininde can verdi. Köleleri gelip cesedini eve taşıdılar. En büyük Romalı olan Sezar kendi arkadaşları ve vatandaşları tarafından öldürülmüştü. (Sezar birçok insanı kızdıran iki şey yaptı. İlk olarak, Senato'yu topladı ve senatörlere "Ben Roma'nın diktatörüyüm dedi, "fakat siz bana Kral Sezar' derseniz diğer ülkelerin kralları bana saygı gösterir. Bundan böyle bana 'kral' demenizi istiyorum. ikincisi, yeğenim Octavian'ın benden sonra kral olmasını istiyorum. Onu evlat edineceğim. Onun da benim yetkimi devralmasını istiyorum. Senatörler duyduklan karşısında dehşete kapılmışlardı. Roma'nın bir sonraki liderini kendileri seçmek istiyor, tahta başka bir Sezarın daha geçmesini, Roma krallanının yetkilerini oğullarına devretmelerini istemiyorlardı. Syf.238)
Sayfa 239Kitabı okudu
Roma Döneminde Mimarlık: Vitrivius
Her şeyi yararlık düşüncesi ve duygusuyla anlamlandırmaya çalışan Romalılar, esası insanın mutluluğu üzerine kurgulanmış bir düşünce platformunda pratiğe yönelmişti. Bu yönelimle öncelikle büyük yollar, köprüler, limanlar yaptılar ve geniş tarım alanları yaratabilmek için bataklıkları kuruttular. Her şehrin kendisini besleyecek kadar tarım arazisine sahip olmasını kural haline getiren Roma kralları aynı zamanda şehrin temiz ve yeterli içme suyuna sahip olmasını da önemsiyordu. Bu nedenle Roma döneminin en gözde mesleği mimarlık ve mühendislik olmuştu. Dönemin önemli mühendislerinden biri olan Frontinus Roma’ya su getirme işiyle görevlendirilmiş, benzer şekilde tarihte yer etmiş bir diğer mimar olan Agrippa da çeşitli dini ve siyasi yapılar tasarlamıştı. Ancak mimarlık hakkında yazdığı kitap ve çizdiği planlarla zamanını aşan bir üne kavuşan Vitrivius’tur.
Osman Gazi’nin Fatih’e Devrettiği Bayrak Osmanlı Devleti’nin banisi Osmanoğulları sülalesi, Oğuz Türklerinin Kayı boyuna mensuptur. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı I. Alâeddin Keykubad devrinde (1220–1237), Ertuğrul Gazi önderliğinde Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Kayılar, Anadolu Selçuklu Devleti’ne yaptıkları hizmetlere karşılık olarak,
Reklam
Osman Gazi’nin Fatih’e Devrettiği Bayrak Osmanlı Devleti’nin banisi Osmanoğulları sülalesi, Oğuz Türklerinin Kayı boyuna mensuptur. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı I. Alâeddin Keykubad devrinde (1220–1237), Ertuğrul Gazi önderliğinde Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Kayılar, Anadolu Selçuklu Devleti’ne yaptıkları hizmetlere karşılık olarak,
Tacitus, İngiltere Kralı Koidimus'tan söz ederken Roma'nın bu yüce kudreti üstünde durur: Romalılar, der, eskide beri, yendikleri kralları tahtlarında bırakıp buyrukları altına alırlar, böylece kendilerine kralları hizmet ettirmiş olurlar.
Sayfa 259Kitabı okudu
114 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.