Afrika ülkelerinin fakirlikliği
Etiyopya, 1994 Dünya Kupası eleme grubu kuralarına katlacak 27 Afrika ülkesinden biriydi. Takım ilk maçını, deplasmanda Fas'la oynayacaktı. Etiyopyalılar Fas'a Roma üzerinden gittiler, ama kafile Roma'ya gelince en iyi beş oyuncuları İtalya'dan siyasi sığınma hakkı istedi. Kadro yetersizligi nedeniyle maça sekiz oyuncu ile çıkmak zorundaydılar. Neyse ki, yedek kaleci, antrenör yardımcısı ve bir yöneticinin katılımı ile 11'i tamamlayabildiler. Finansal yetersizlikten en çok zarar gören ülke, hiç kuşkusuz Zambia oldu. Zambia Ulusal Takımı'nın tüm oyuncuları, bindikleri uçağın 28 Nisan 1993'te Gabon açıklarında Atlantik Okyanusuna çakılması sonucu hayatlarını kaybettiler. Dünya Kupası eleme grubu maçı oynamak üzere Senegal'e gidiyorlardı. Sonradan anlaşıldı ki, Lusaka'dan Dakar'a kadar olan 3.000 millik yolu almak üzere bindikleri uçak, kisa menzilli askeri bir nakliye uçağıydı. Zambia Futbol Federasyonu takımı normal bir yolcu uçağıyla gönderebilecek parayı bulamamıştı.
Sayfa 208Kitabı okudu
Zamanında İsa şeriatının temelleri ve diğer hü­kümleri güzelce toplanılamadığından iş piskoposla­rın ellerine kaldı ve bir takım hususi gayelerle ara­larında fikir ayrılıkları çoğaldı ve Roma devleti ikiye bölündü. Biri Şark imparatorluğudur ki, baş­ şehri İstanbul'du, diğeri de Garb imparatorluğudur ki başşehri Roma idi. Bu eski ve yeni başşehirler birbirini kıskandı. Bu sebeple Roma devleti ikiye bölündüğü gibi, mezhehçe de Nasarii yani Hıristiyan­lar ikiye ayrıldı. Bir takımı Rimpapa'ya, yani Roma Piskoposuna tabi' oldular. bunlara " Katolik" denildi. Bir takımı da İstanbul patriğine bağlandılar. Bunlara da "Or­todoks" denildi.
Reklam
Destan
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak: Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden, Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden, Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet; Alevler içinde ev, üst katında ziyafet! Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum; Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum! Bir şey koptu
Sayfa 406Kitabı okudu
Mezopotamya 'da astronomi ve matematik:
Babilliler astronomi ve matematikte çok üstünlerdi. Güneş yılıyla uyumlu olması için düzenli olarak artık-ay ekledikleri ve aya bağımlı bir takvim (ay yılı) geliştirdi­ ler. Hesapları o kadar kesindi ki, Babilli astronom Kidinnu (İ.Ö y. 380) bir ay döngüsünü gerçek süresinden birkaç saniye yanılmayla hesaplayabilmiştir. Babillilerin takvimi daha sonra (Babillilerin tutsaklık döneminde) Yahudilere geçmiştir. İ.Ö 1800-1600 döneminden kalma tabletlerde çarpma ve bölme işareti, kare, küp, hatta bazı logaritma hesaplannın bile yapıldığına dair kanıtla­ra rastlanıyor. Babilliler V2’nin değerini 0,000007 olarak hesaplamışlardı ve artık günümüzde Pythagoras Teoremi’ni, filozofun ardıllarının teoremi keşfet­ melerinden bin yıl daha önce bildiklerine kesin gözüyle bakılıyor. Matema­tik, mühendislik ve ölçümlemenin pratik ihtiyaçlarına bağlıydı; çeşitli şekille­ rin alan ve hacim ölçülerinin hesaplanmasına ilişkin bilgiler günümüze ka­dar gelmiştir. En çarpıcı buluş birbirini izleyen iki rakamın konumsal olarak simgelenmesiydi (12 sayısında 1 rakamı onar onar sayılan miktarların, 2 ise fazladan eklenen birimlerin yerine geçiyordu.) Babilliler 60’ı temel almışlardı. Örneğin 70,60' lik temel birim üstüne 10 fazladan birimin eklenmesiydi. 60’ın kullanımı çok elverişliydi, çünkü diğer birçok sayıya bölünebiliyordu; bu sis­tem, zamanı ölçmede (bir dakikadaki saniyeler, bir saatteki dakikalar) ve açılarda hâlâ kullanılıyor.
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
Jül Sezar
Kadim bir Mısır takviminden uyarlanan ve bugünkü modern takvimin temelini oluşturan Roma takvimini düzenleyerek bir yılın 365 gün olmasını sağladı.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
129 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.