Mitolojik Tanrıçalar bile Tanrılara göre güçsüz, iradesi zayıf, Tanrıları kandıran bir meşreplikte lanse etmişler. Kötülüğü yayan da kadındır, insanın cennetten kovulmasına neden olan da kadındır. Kitaba bu şekilde giriş yapıyoruz.
Devamında Aristoteles ve Plato gibi çağının çok ötesinde sorgulama yetisine sahip filozoflar bile, kadının daha pasif bir tür olduğu çıkarımını şiddetle savunduğu tezlerle devam ediyor.
Roma ve Yunan medeniyetlerinin miras ve evlilik hakkı kombinasyonları tam girdap bölümler. Kadını nereye, ne şekilde konumlandıracaklarına karar veremedikleri için türlü türlü varyasyonlar oluşmuş.
Antik Dünya’nın yazılı kaynaklarında kadının toplum sahasındaki yerini tam olarak saptayamadıklarından dolayı, sosyal yaşamın aktivitelerini anlatan vazo ve günlük kullanım araçlarının üzerine resmedilen sahneler incelenip, kadının aile içinde ve toplumdaki görev tanımlarını, ne kadar aktif yer aldığını incelemeye çalıştığı bir bölüm mevcut. Yani kadın, yazılı kaynaklarda geçecek kadar bile önem atfetmiyordu.
Kadının dinsel törenlerdeki yeri, ilk hıristayan kadın öncüleri ve anaerkil döneme dair tezlerle devam ediyor. Kitabın büyük bölümüne hakim olan “bekaret” kavramını çok sık okuyacaksınız. Çok detaya sahip bir kitap ancak diğer ciltler için ilk basamak olduğu için bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Olimpos tanrıları, deniz tanrıları, küçük tanrılar, gece ve çocukları, roma tanrıları, antik ibadetler ve troya kuşatmasının ele alındığı bir derleme. Meraklıları ilgilenebilir.
İNSAN, TEVRAT, DİNLER, TANRILAR İLE İLGİLİ BİR İNCELEME
Son yıllardaki din ve dindarlık perdesi altında yapılan yağma talanın arkasından gelen ahlaki ve ekonomik çöküşün sebeplerini anlamak amacıyla Sümer, Babil, Mısır tarihi ve tanrılarını, Gılgamış, Herodot Tarih’i, Homeros’un İlyada’sı, İncil ve Tevrat-Zebur’u okudum. Kuran, hadis kitapları
·
Not rated
Troya Savaşı, Oidipus’un yazgısından kaçışı, İason’un altın postu arayışı, Theseus’un Girit boğasını öldürüşü, Zeus’un kuğu kılığına girmesi, Aeneas’ın Roma kentini kurması... Bunlar ve diğer klasik mitler genellikle karşımıza ayrı ayrı öyküler olarak çıkar, fakat hepsi bir araya gelince, efsanevi savaşları, garip dönüşümleri, ölümsüz kahramanları ve neredeyse her şeye gücü yeten tanrıları konu alan tek bir uzun öykü, okura son derece gerçekçi gelen bir fantezi dünyası oluşturur.
Kitaptaki bilmediğim mitler ve efsaneleri okumak eğlenceli idi. Sevmediğim taraf ise maalesef kaynak gösterilmemiş olması. Bazı mitleri farklı şekilde okuduğum oldu. Bu olabilir farklı kaynaklarda farklı şekilde geçtiğine araştırdığım zaman ben de rastlıyorum ama kitapta hangi kaynakta olduğu maalesef belirtilmemiş. Bazı hikayelere görsellerde eklenmiş ama bunlarında maalesef kaynağı bulunmuyor. Benim gibi kaynağa takıntılı değil iseniz, farklı kültürlerin mitlerini okumak eğlenceli olabilir.
Kitapta olmayan bir kısa bilgi vermek istiyorum. Eski Yunan Medeniyetleri döneminde tanrı ve tanrıçaların isimleri belki kulağımızın da alışık olduğu Zeus, Hades,Posedion gibi isimlerdir. Yunan medeniyeti çöktükten sonra Roma'lılar beğendikleri veya uygun gördükleri tanrıları alarak Jupiter, Merkür gibi yeni isimler vermişlerdir. ( Alfa yayınevi, Efsaneler ve Mitler, S:15 ) Kitapta hikayeler bu yeni isimler kullanılmış. Titanların isimleri değiştirilmemiş ama biraz beni soğuttuğunu belirtmeliyim.
İçerisinde 24 tane hikaye bulunuyor. Kitapta ağırlıklı Yunan olmak üzere ( %50'sinde fazla ) Germen, İskandinav, Kelt, Rus ve İspanyol mitleri bulunuyor.Yunan mitolojisinden Gorgon Başı, Kelt mitolojisinden İyi Kral Arthur ve Polonya mitlerinden Polonyalı Faust : Twardowski beğendiğim hikayeler oldu.
MİTOLOJİ BİLENE GÜZEL, BİLMEYENE EH İŞTE
Genel olarak güzel bir kitap diyebiliriz, çerez gibi hap bilgiler var, ilginç şeyler duyuyoruz, sezeryan doğum Jul Sezar'dan gelmesi gibi.
Özellikle kitabın başında verilen mitolojik tanrılar ile özellik tablosu hoşuma gitti. Okurken, sık sık dönüp baktım. Ayrıca roman olmamasına rağmen Antik Yunan edası ve Roma tanrıları havası beni başka yerlere götürdü, tarihte geriye gidip uygar bir topluluk hayal ettim, bir Ege esintisi hissettim okurken. Hafifledim diyebilirim.
AMA
yazar biraz Yunan yanlısı yazmış,(her ingilizce deyim de Yunan kültüründen gelmez yani, çok gerçekçi gelmedi bana)
Çeviri korkunç kötü,
Alfabetik sırayla kavramlar açıklanmış. Kronolojik olsaydı mitolojik ögeler daha güzel anlaşılırdı.
Kitabın en sonunda kronolojik sıralama ile Yunanistan ve Roma tarihi tablo olarak verilmiş keşke başta olsaydı, tüm olayları ne güzel anlardık...
Bazı tarihi karakterler o kadar biz biliyoruz kabul edilerek anlatılmış ki kafam karıştı. Ben nereden bileyim Aşil kim mesela ? Önden kimdir diye biraz bilgi verilebilirdi, en azından çevirmen bu iyiliği yapabilirdi, sonuçta bizim aşina olduğumuz tarihimiz değil.
Bir de sürekli kısa kısa deyimler açıklandığı için konu bütünlüğü olmuyor, odaklanmakta zorlanıyorum.
Sonuç olarak bu tarz konulara(Antik Yunan, mitoloji vs.) hakim olana güzel, bilmeyene de eh işte kitabı, asla konuyla alakalı başlangıç kitabı değil.
