Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında...
Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin,küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senın ve benım gibi…. Bu yüzden, belkı de, az çoktan fazladır. Belki de az,hayat ve ölüm kadardır! Belki de,seni az tanıyorum,demek,seni kendimden çok biliyorum,demektir. Bilmesem de,öğrenmek için her şeyi yaparım,demektir. Belki de az,her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir…”
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kitap mı okudum her sayfada tokat mı yedim bilemedim. Her sayfa sonunda artık okumam deyıp sonrakı sayfayı merakla çevirdim. Acıyı,korkuyu,şiddeti iliklerime kadar hissettim. Okuması çok zor ama bir o kadar da sürükleyici,adı AZ ama içeriği,anlamı çok derin bir kitaptı. Yazarın psikolojisini de cok merak ettim. Okurken bu denli sarsan sayfalar yazarken nasıl hissettirmiştir acaba. Kitap bittikten sonra uzun süre düşündüm ben ne okudum dıye hatta niye okudum ki? Çocuk şiddeti,hayatın şiddeti,aşkın şiddeti,inancın şiddeti,hırsın şiddeti üzerine,A’dan Z’ye şiddet üzerine,dilin ve yazının şiddetiyle yazılmış bir roman. Hazırsanız şiddetle tavsiye ederim.