Edebiyat Ailesi
Öykü edebiyatın gayri meşru çocuğudur. Nüfusa kaydedilmiştir, edebiyat ailesinin asil üyesidir. Ama şiir ve romanla aynı evde oturmaz. O kendi küçük evinin odalarında oturup pencereden bakar. Kenar mahallelerin dar sokaklarında yürür. Kendine ait dünyasına başkalarını sokmayı pek sevmez. Oysa şiir ailenin haylaz, havai ve biraz da hayırsız
Ayfer Tunç’un kalemi eline ilk aldığı yıllar…
Çocuklar taklitçidir, onların taklit etmeyi önleyen yargıları, korkuları, ellerini kollarını bağlayan toplumsal bağları yoktur. “Kendisi olmak” problemi henüz söz konusu değildir. Taklidi rafineriye sokmazlar, taklit ettiklerini anlaşılmayacak hale gelinceye kadar dönüştürmezler, sadece taklit ederler ve bunun farkında değildirler; çekici
Reklam
93 syf.
·
Not rated
·
Read in 10 hours
Murat Uyurkulak hakkında bu kadar erken konuşmak istemiyordum aslında çünkü hali hazırda 2 romanını okuduktan ve beni mest eden Tol romanının da bir kez daha tadına vardıktan sonra hayranlıklarımı sunmak istiyordum lakin Bazuka’yı okuduktan sonra geç kalmadan yorumlamak istedim. İlk olarak Uyurkulak’ın roman yazmak kadar öykü yazmakta da başarılı olduğunu ve romanlarında da sıklıkla karşılaştığımız ince eleştiriler ve üstü kapalı yorumların öykülerinde de sıkça mevcut olduğunu görüyoruz. Bazuka kitabı 10 dile çevrilmiş hikayelerinden oluşuyor. Reha Mağden’den oldukça etkilenen Murat Uyurkulak’ın kitaba da adını veren “Bazuka” simgesi Reha Mağden’in “Yazgıların tableti” adlı kitabının kapağında da mevcuttu. Henüz mevzu bahis kitabı okumamış olsam da kitaba ve Reha Mağden’e açık hayranlık bildiren göndermeleri gözümden kaçmadı. Bu kadar detayı geride bırakacak olursak ben elime aldığım gibi bitirdim ve neredeyse her öykünün sonunda ince bir tebessüm buldum yanağımda. Murat Menteş’ten sonra başka bir türk yazarın diline ve ince göndermelerine hayran kaldım ve okumadığım diğer kitaplarını da alıp hemencecik okumak arzusuna kapıldım. Ayrıca bu erken eleştiri için de özürlerimi sunarım. Velhasıl kanımca belki uzun belki kısa bir süre sonra Murat Uyurkulak ve kitapları hakkında daha detaylı ve fikirlerimin yerli yerine oturduğu bir incelemeyle karşınıza çıkacağım. Ama en içten önerim Murat Uyurkulak okuyunuz...
Bazuka
Bazuka
Murat Uyurkulak
Murat Uyurkulak
Bazuka
BazukaMurat Uyurkulak · April Yayıncılık · 2018951 okunma
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 28 hours
Stefan Zweig'in bu kitabı dört bölümden oluşuyor. İlk bölümde kitabın adını da taşıyan bir mürebbiyenin öyküsünü okuyoruz. İkinci bölümde yaşlıca bir adamın genç bir kıza ilgisi ve belki toplumsal düşünüşler ya da genç kızın içinde bulunduğu o dönemin düşündürdükleri bakımından sonu pek belli olmayan bir öyküyü okuyoruz. Üçüncü bölüm ise benim en çok beğendiğim bölüm. Birisine mutluluğu ve saygınlığı yeniden lûtfetmek muazzam bir duygu olsa gerek. Son kısımda ise yağmurun yağışı Zweig'in dilinden, yağmur damlası konuşuyormuşçasına anlatılıyor. Bunun insanın duygularında tecelli etmesi ustaca dile geliyor. Diğer "novella"larının biraz gölgesinde kaldığını düşünsem de Zweig okumak yine keyif verdi. İyi okumalar. Novella: Avrupa'da öykü ve romanın gelişimini etkileyen, gerçekçi ve yergili bir anlatımla yazılmış sağlam yapılı kısa anlatı. Novella terimi bazen, öyküden uzun ama romandan kısa bir anlatı türü olan “kısa roman” ya da novelette'yi belirtmek için de kullanılır.
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202126.6k okunma
272 syf.
8/10 puan verdi
1974'te Orhan Kemal roman ödülünü almış roman, bu ödülü en başta tekniği ile hak ediyor. Romanda benim de en çok beğendiğim şey bu. Bir öğle vaktinde yolları, hayatları çeşitli vesilelerle daha önceden kesişmiş olan farklı sınıflardan insanların şahitliğinde bir kavağın devrilişini anlatırken yazar, romana dahil olan herkesin tutkularını, hırslarını hatta bazılarının neredeyse bütün sergüzeştini gayet sade bir dille ve samimiyetle önümüze seriyor. İçindekiler bölümüne yer vererek sanki her birini farklı birer öykü gibi de algılayabileceğimizi fakat bir arada vererek de hepsinin bir bütünün parçası olduğunu anlatmak istiyor. Karakterlerin öyküsü adeta zincirlemelerle ilerlerken kimi zaman flasbackler yaparak olayları ve kişileri derinlemesine anlamamızı sağlıyor. Bu, hayatın içinden capcanlı kişilerle kimi zaman küçük burjuvanın kimi zaman gecekondu sakinlerinin, kapıcıların kimi zaman bir hayat kadının, kimi zaman bir boyacının bir memurun ya da bir siyasi eylemcinin hayatına, arzularına hayata bakışına tanıklık ediyoruz. Sınıf atlama arzusu, para hırsı, yaşam savaşı, kabul ve takdir görme tutkusu ile hayatın her alanından insanına sahne oluyor roman. Üstelik çatışma her bölümde gayet sağlam kuruluyor. Okuması kolay fakat anlatılanlar- öyleymiş gibi görünse de- aslında hiç de "basit" şeyler değil.
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti
Yenişehir'de Bir Öğle VaktiSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20122,227 okunma
Çıta yine Allahuekber Dağları'nda.
- Büyüleyici... şirin... güzel... sevgili... Ben mi söyleyeceğim bunları? Ben bu sözcükleri ha? Bu sözcükler ve ben... Ben öyle mi? Bu laflar romanlarda olur. Roman okumaktan hoşlandığını biliyorum zaten. — Hâlâ hoşuma gidiyor. — Öyleyse ne kadar istersen oku. Dinle bak, eğer çok istiyorsan büyük evin yanındaki arsaya bir kitaplık yaptırır ve içini de Adem’den günümüze dek yazılmış bütün romanlarla doldururum. — Neler de söylüyorsun sen!..
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.