Gerginlik ve uykusuzluk içinde ilaçlarla -melatoninle, alkolle, Ambien'la- kendini bayıltmaya yönelen insanların sayısı gitgide artıyor. Dokuz milyon Amerikalı-yetişkin nüfusun yüzde 4'ü- reçeteli uyku ilacı kullanırken, çok daha fazlası benim de yıllarca yaptığım gibi reçetesiz satılan ilaçlara başvuruyor. Oysa Roxanne'in dosdoğru söylediğine göre, "kimyasallar yoluyla uyunan uyku aynı uyku değil".
Uykusuzluğun Fizyolojik Alarmı: Vücudun Hazır Ol Mesajı
"İyi uyumadığımızda vücudumuz bunu bir acil durum olarak yorumluyor," diyor Roxanne. "Kendimizi uykudan yoksun bırakınca ölmüyoruz. Az uyumak mümkün olmasa çocuk yetiştiremezdik, değil mi? Kasırgalardan sağ çıkamazdık. Bunu yapabiliyoruz - ama bir bedeli var. Vücudumuz sempatik sinir sisteminin etkisi altına giriyor - şöyle der gibi: 'Eyvah, uykudan yoksun kaldığına göre acil bir durum olmalı, kendini buna hazırlaman için gerekli fizyolojik değişimleri gerçekleştireyim hemen. Kan basıncını artınyorum.3 Canın daha çok hazır yemek isteyecek, çabuk enerji için daha çok şeker almak isteyeceksin:• Kalp atışının hızını artırıyorum.' Tüm bu değişimler ' Ben hazırım' mesajı veriyor yani.'' Vücudumuz neden uyanık kaldığını bilmiyor. "Beynimiz boş boş oturup Schitt's Creek izlemek için uykudan mahrum kaldığımızı bilmiyor ki. Neden uyumadığımızı bilmiyor beyin - ama sonuç fizyolojik bir alarma geçiş oluyor
Reklam
Beyin hücre kakası!
uyku esnasında beyniniz gün içinde biriken atıktan arındırıyor kendini. "Yavaş dalga uykusu esnasında daha fazla açılan beyin­ omurilik sıvısı kanalları yoluyla beynimizdeki metabolik atık temiz­leniyor," diyor Roxanne. Her gece uykuya daldığınızda beyniniz su­ya benzer bir sıvıyla durulanıyor. Bu beyin-omurilik sıvısı beynin tamamına yayılıyor, toksik proteinleri söküp dışarı atılmak üzere ka­raciğerinize taşıyor. "Üniversite öğrencileriyle konuşurken buna beyin hücresi kakası diyorum. Odaklanma konusunda sorun yaşama­mızın sebebi bu kakanın birikmesi olabilir," diyor Roxanne. Yorgun olduğumuzda "akşamdan kalma gibi hissetmemizin" açıklaması bu olabilir - düpedüz toksinlerle tıkanmış oluyoruz.
Oysa Roxanne'in dosdoğru söylediğine göre, "kimyasallar yoluyla uyunan uyku aynı uyku değil ". Unutmayın - beyninizin ve vücudunuzun bir sürü şey yaptığı etkin bir süreç uyku. İlaçlı veya alkollü uykuda bunların birçoğu gerçekleşmiyor ya da çok daha az gerçekleşiyor. Uykuyu yapay yoldan davet etmenin farklı etkileri olabiliyor.
Uykusuzluk
"İyi uyumadığımızda vücudumuz bunu bir acil durum olarak yorumluyor," diyor Roxanne. "Kendimizi uykudan yoksun bırakınca ölmüyoruz. Az uyumak mümkün olmasa çocuk yetiştiremezdik, değil mi? Kasırgalardan sağ çıkamazdık. Bunu yapabiliyoruz - ama bir bedeli var. Vücudumuz sempatik sinir sisteminin etkisi altına giriyor - şöyle der gibi: 'Eyvah, uykudan yoksun kaldığına göre acil bir durum olmalı, kendini buna hazırlaman için gerekli fizyolojik değişimleri gerçekleştireyim hemen. Kan basıncını artırıyorum.Canın daha çok hazır yemek isteyecek, çabuk enerji için daha çok şeker almak isteyeceksin. Kalp atışının hızını artırıyorum.' ... Tüm bu değişimler 'Ben hazırım' mesajı veriyor yani." Vücudumuz neden uyanık kaldığını bilmiyor. "Beynimiz boş boş oturup Schitt's Creek izlemek için uykudan mahrum kaldığımızı bilmiyor ki. Neden uyumadığımızı bilmiyor beyin - ama sonuç fizyolojik bir alarma geçiş oluyor."
Beyinin kullanabildiği enerji sınırlı ve iki farklı işlev durumu arasında seçim yapması gerekiyor. -ya uyanıklık ve farkındalık, -ya da uyku ve temizlik. Evde parti vermek gibi düşünebilirsiniz bunu.Ya temizlik yapacaksınız yada misafirleri ağırlayacaksınız aynı anda ikisini birden yapamazsınız.Bu gerekli temizlik sürecinden geçmeyen bir beyin de tıkanıklık artıyorlar, konsantrasyon becerisi azalıyor. Az uyuyan insanlarda uzun vadede bunama görülmesi riskinin daha fazla olmasının bundan kaynaklandığından şüphelenen bilim insanları var. Uyurken, diyor Roxanne "onarım yapıyoruz."
Sayfa 78 - Metis yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Uyurken,diyor Roxanne,”onarım yapıyoruz”.
İyi uyumadığımızda vücudumuz bunu bir acil durum olarak yorumluyor" diyor Roxanne. "Kendimizi uykudan yoksun bırakınca ölmüyoruz. Az uyumak mümkün olmasa çocuk yetiştiremezdik, değil mi? Kasırgalardan sağ çıkamazdık. Bunu yapabiliyoruz - ama bir bedeli var. Vücudumuz sempatik sinir sisteminin etkisi altına giriyor şöyle der gibi: 'Eyvah, uykudan yoksun kaldığına göre acil bir durum olmalı, kendini buna hazırlaman için gerekli fizyolojik değişimleri gerçekleştireyim hemen. Kan basıncını artırıyorum. Canın daha çok hazır yemek isteyecek, çabuk enerji için daha çok şeker almak isteyeceksin. Kalp atışının hızını artırıyorum' ... Tümbu değişimler 'Ben hazırım' mesajı veriyor yani." Vücudumuz neden uyanık kaldığını bilmiyor. Beynimiz boş boş oturup "Schitt's Creek "izlemek için uykudan mahrum kaldığımızı bilmiyor ki. Neden uyumadığımızı bilmiyor beyin-ama sonuç fizyolojik bir alarma geçiş oluyor."
Uyku uzmanlarının hepsi telefonlarımızla ilişkimizin de değişmesi gerektiğini söylüyorlar. Roxanne telefonlarımızın birçoğumuz için "bebeğimiz gibi" olduğunu belirtiyor. "Taze ebeveynler olarak da bu varlık için tetikte olmanız gerektiğini hissediyoruz. Ona dikkat etmemiz gerektiği için pek derin uyumuyoruz. Çağrı bekleyen itfaiyeciler gibiyiz." Bir şey oldu mu acaba diye gerginlik içindeyiz sürekli. Telefonunuzu geceleri başka bir odada, görüp duyamayacağınız bir yerde şarja bırakmanız gerektiğini söylüyor Roxanne. Dahası yatak odanızın uygun sıcaklıkta -serin, neredeyse soğuk-olması gerekiyor. Çünkü uykuya dalmanız için vücudunuzun çekirdeğinin soğuması gerekiyor; sıcaklık yüksek olduğunda bu soğuma daha uzun sürüyor.
İyi bir uykunun getirdiği faydaları birtakım teknik çözümler yoluyla alabildiğime inandım yıllarca. Bunlardan en barizi kafeindi. Bir defasında Elvis'le ilgili uydurma olduğu neredeyse kesin bir hikâye duymuştum - hayatının son yıllarında doktorunun onu damarlarına kafein enjekte ederek uyandırdığını. Bunu duyduğumda "Ne kötü" dememiş, "Bana da böyle bir doktor lazım" diye düşünmüştüm. Evet, yeterince uyku uyumuyorum, ama kahve, Coke Zero ve Red Bull'la telafi ediyorum bunu, diye düşündüm yıllarca. Bunları içerken aslında ne yaptığımı Roxanne açıkladı bana. Gün boyunca beynimizde adenozin adında bir kimyasal birikiyor ve uykumuz geldiğinde bize haber veriyor. Kafein ise adenozin düzeyini algılayan reseptörü bloke ediyor. "Benzin göstergesinin üstünü kapatmaya benzetiyorum ben bunu. Kendimize daha çok enerji veriyor değiliz - ne kadar boşaldığımızın farkına varmıyoruz sadece. Kafeinin etkisi geçtiğinde de iki kat yorulmuş oluyoruz."
Reklam
Uyku uzmanlarının hepsi telefonlarımızla ilişkimizin de değişmesi gerektiğini söylüyorlar. Roxanne telefonlarımızın birçoğumuz için “bebeğimiz gibi” olduğunu belirtiyor. “Taze ebeveynler olarak da bu varlık için tetikte olmamız gerektiğini hissediyoruz. Çağrı bekleyen itfaiyeciler gibiyiz.” Bir şey oldu mu acaba diye gerginlik içindeyiz sürekli. Telefonunuzu geceleri başka bir odada, görüp duyamayacağınız bir yerde şarja bırakmanız gerektiğini söylüyor Roxanne. Dahası yatak odanızın uygun sıcaklıkta -serin, neredeyse soğuk- olması gerekiyor. Çünkü uykuya dalmanız için vücudunuzun çekirdeğinin soğuması gerekiyor; sıcaklık yüksek olduğunda bu soğuma daha uzun sürüyor.
Evet, yeterince uyku uyumuyorum, ama kahve, Coke Zero ve Red Bull’la telafi ediyorum bunu, diye düşündüm yıllarca. Bunları içerken aslında ne yaptığımı Roxanne açıkladı bana. Gün boyunca beynimizde adenozin adında bir kimyasal birikiyor ve uykumuz geldiğinde bize haber veriyor. Kafein ise adenozin düzeyini algılayan reseptörü bloke ediyor. “Benzin göstergesinin üstünü kapatmaya benzetiyorum ben bunu. Kendimize daha çok enerji veriyor değiliz – ne kadar boşaldığımızın farkına varmıyoruz sadece. Kafeinin etkisi geçtiğinde de iki kat yorulmuş oluyoruz.”
Roxanne on sekiz saat uyanık kaldığımız takdirde -yani sabah 6’da uyanıp gece yarısı uykuya daldığımızda- gün sonunda kanınızda 0,05 oranında alkol varmış gibi tepki vermeye başladığınızı gösterdi bana. “Üç saat daha ayakta kaldığımızda, yasalarda tanımlanmış sarhoşlukla aynı düzeye geliyoruz,” diyor Roxanne. Charles da şöyle açıklıyor: “Pek çok insan ‘Bütün gece ayakta kalıyor değilim ki, bir şey olmaz bana’ diye düşünüyor, oysa uykumuzdan her gece birkaç saat eksildiğinde, bu her gece böyle devam ettiğinde, bir-iki hafta içinde performansımız bütün gece ayakta kalmışız gibi düşmeye başlıyor. İki gece uyumayınca herkes darmadağın olur – ama aynı noktaya birkaç hafta boyunca her gece dört-beş saat uyuyarak da gelebiliriz.”
336 syf.
·
Puan vermedi
Sizlere bir "Z kuşağı" hikayesi ile geldim bugün. Hepimizin beğenmediği, sorumsuz bulduğu, tembel olduğunu düşündüğü bu kuşakta bir çocuk olan Nadir'in hikayesi ile onları daha yakından tanıyıp, içsel dünyalarında neler yaşadıklarına şahit olacağız. Nadir 8 yaşında annesini kaybediyor. Babasının yeniden evlenmesi ile yeni bir
Hımbıl
HımbılBirol İnan · Mona · 202344 okunma
Resim