Sevdin… Hele ki delicesine sevdin. Bitti…. Yeniden aşık oldun. Ama önceki aşkını unutamadın. Unutamadığın için vefalı bir sevgili mi oldun, yoksa unutamadığın için yeni sevgiline kötü bir hayat arkadaşı mı? Evet bu bir aşk romanı. Lakin okuduğunuzda belki de neredeyse hiç umurunuzda olmayan tek şey bu kimyasal duygu olacak. Sevgi yüzünden yaşanan bağlılık, sadakat yüzünden hep eksik kalan bir sevgi ve asla unutamadığın için bir insanı herseyiyle ruhunu dahi sevebildiğin için nankör ve acımasız bir aşk adamı. Bu roman size belki aşk hakkında bir şeyler anlatıyor olabilir lakin belli bir nokta da bu saf duygu yüzünden aslında ne kadar bencil olabileceğini ve bir insanın delicesine severken dahi bir suçlu olabileceğini anlatacak. Siyasi ve ekonomik hiyerarşi her zaman her şeye engel olabildiği gibi dönemin toplum baskısından bir insanın hayatının geri kalanından nasıl vazgeçtiğini anlatıyor. Elalem ne der dediğimiz şey tam da bu! Bir annenin fedakarlığı da söz konusu bu romanda. Hiç onun olmayan çocuklara baba şefkati verebilen bir adamda bu romanda. Ağlatırken güldürebilen, güldürürken ağlatabilen bu roman tam anlamıyla Balzac’ın hayatı gibi keskin duygularla dolu.