Her ne kadar kitap kendi içerisinde dört bölüme ayrılmış olsa da yazar konu olarak bizlere aslında iki dönem sunmakta. Eser, siparişteki takma dişlerini almak için dışarı çıkmaya hazırlanan kırk beş yaşındaki kahramanımız Bowling’in banyoda kilosu ile yüzleşirkenki sunulan trajikomik bir girizgahı ile açılıyor ve akabinde de bizleri bir anda karakterin çocukluğuna götürüyor. Arka planında İngilizlerin, Güney Afrika’daki Boer Savaşı’nın toplumsal yansımaları sunulan bu bölümde; Bowling’in çocukluğunun kademeli gelişimi aile ve çevre ekseninde çok güzel işlenmiş. Tutkuya dönüşen aktiviteler, cinselliğin keşfi, aile/çevre baskısı, iyi-kötü ayrımının tam olarak idrak edilemeyişi gibi çocuk olmanın gerektirdiği şeylere dair pek çok şey... Ve tüm bunlar arasında patlak veren Birinci Dünya Savaşı... Eserde dönem olarak sunulan ikinci evrede ise; ana kahramanımız Bowling, çocukluğunun geçtiği yere bu kez zihinsel değil fiziksel dönüş yaparak gerek çocukluğu ile yüzleşmekte gerekse sanayileşme sonrası yaşanan büyük değişimi/yabancılaşmayı gözler önüne sermekte. Arka planda ise bu kez, Mussolini-Hitler iktidarları altında patlak vermek üzere olan yeni bir Dünya Savaşı vardır... Akışta biraz yavaşlık olsa da genel olarak çok beğendiğim bir eser oldu. 8,5/10