Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ramazan Şahin

'Ben Türk kanunnamesinde okudum ki, dünyada beş büyük padişah vardır. Bunlar hürmet yüzünden adlarıyla değil, lakaplarıyla zikredilir. Hint padişahına ray, Rum padişahına kayser, Hıtay ve Çin-i Maçin hânına fağfur, Türkistan padişahına hakan, İran-Turan padişahına şahanşah derler.'
Reklam
'Sonra kendim Angürya yoluyla Kayser üstüne leşkerle yürüdüm. Kayser Bayezid ise atlı ve yaya olarak dört yüz bin askerle beni karşılamıştı. Savaş başlayınca Rum askerini yendim. Askerlerim Kayser'i esir alıp önüme getirdiler. Yedi yıllık seferden sonra zafer ve galibiyetle Semerkand'a geri döndüm.'
'Ne zaman bu ulu saltanat libasını giydiysem huzurum beni terk etti. Rahat döşeğimde bir an yatıp göz yummadım.'

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
160 syf.
10/10 puan verdi
İran, Turan, Rum, Mağrib, Şam, Mısır, Irak-ı Acem, Irak-ı Arap, Mâzenderân, Giylân, Şirvan, Azerbaycan, Fars, Horasan, Deşt-i Ceta, Deşt-i Kıpçak, Harezm, Hotan, Kâbilistan, Bahtarzemin, Hindistan diyarlarında hüküm süren Sahipkıran Emîr Timur Muhammed (Tarağay Bahadıroğlu); Tüzükat-ı Timur'un ilk yarısında Melfûzât başlığı altında kengeşlerle (istişare, konsey) kısaca hayatını ve seferlerini anlatıyor. Cengiz Han soyu 'Tuğluk Timur Han' ve oğlu 'İlyas Hoca' ile başlayıp, Rum topraklarının sahibi Bayezid'i (Kayzer ?) yendiği Angürya (Ankara) Savaşı ile son buluyor. İkinci yarıda Tüzükât ile emirzadelere devlet yönetimi hakkında yol gösteriyor; sipahilerin sağlanması, ücret taksimi, terfisi, oğul/torun/akraba/emir/vezirlere yönelik siyaset tüzüğü, davul/bayrak/silah/levazımat tüzüğü, dost ve düşmana muamele, mülk fethetme ve cihangir olma, emirlik, valilik, sipahi ve raiyeye dair her şey, cenk, muharebe meydanına girme, saf düzenleme ve leşker kırma tüzüğü dahil niceleri yer alıyor. Bir döneme dair dönemin birinci ve en önemli ağzından yazılan bu eser büyük etkiye haiz ancak aslının mevcudiyeti bilinmiyor. Ankara savaşı hakkında yeteri kadar detay yok. Kitabın Çağatayca'dan Farsça'ya, Farsça'dan Fransızca'ya ve oradan dolaylı olarak diğer dillere ve dilimize çevrilmiş olması birtakım eksikliklere sebep olmuş olabilir. Keyifli okumalar.
Timur'un Günlüğü - Tüzükat-ı Timur
Timur'un Günlüğü - Tüzükat-ı TimurEmir Timur · İnsan Yayınları · 2020178 okunma
Pîrim Ebû Bekir Taybâdi bana yazmıştır ki; ''Ey muzaffer Timur! Devlet işlerinde şu üç şeyi ihmal etme: Birincisi istişâre, ikincisi sabır, üçüncüsü sağlam ve uyanıklıkla iş yapma.''
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
Timur'un Günlüğü - Tüzükat-ı Timur
Timur'un Günlüğü - Tüzükat-ı TimurEmir Timur
8.5/10 · 178 okunma
Esrar Osmanlılar tarafından yeme, içme, çekme ve soluma olmak üzere dört farklı biçimde kullanılırdı. Yeme; deva-ı misk, macun-ı müferrih veya cuk gibi bununla yapılmış macunlar ve erken dönemler için doğrudan esrarın toz biçimini, içme; berş ve benzeri içecekleri, çekme; esrarlı nargile ve sigarayı, soluma ise köze yatırılmış esrar dumanının teneffüsünü kapsar.
Sayfa 120Kitabı okudu
Anadolu halkları üzerine, 'İbn Battuta'
'Halk, İmam-ı Azam Ebû Hanife Hazretleri'nin mezhebindendir. Hepsi Ehl-i Sünnet'tir. Aralarında ne Kaderî, ne Rafızî, ne Mu'tezilî, ne Haricî ne de başka bir sapkın bulunmaktadır. Yüce Allah onları bu faziletleriyle diğer insanlardan üstün kılmıştır. Ama haşiş (esrar) çiğnemekten de çekinmezler.' İbn Battuta
Sayfa 112Kitabı okudu
Esrar Kahvehanesi ve Bektaşiler
Nargilemizi çeken veli, Çekmeyen deli, Pirimiz Hacı Bektaş-i Velî, Yûf münkire, Lanet Yezid'e... Alâeddin Gaybî'nin Abdal Musa'ya intisabından sonra, tıpkı esrar içildiğinde yaşandığı gibi, 'dünyalık kaygılarından reha' bulduğu için aldığı 'Kaygusuz' mahlası zamanla Bektaşiler arasında esrara verilen isimlerden biri haline gelmiştir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Kalenderi Ayini
İstanbul'da geçen esaret günlerinin ardından Türklerin yaşantısı hakkında ayrıntılı bir eser kaleme alan Giovanni Antonio Menavino, Torlakların (Kalenderi) esrar yediklerini, çıplak zemin üzerinde uyuduklarını ve dahası vahşi hayvanlar gibi alenen livata ettiklerini kaydeder. Yanı sıra hippivari bir de törenden bahseder; buna göre, dört bir yandan gelen sekiz binin üzerinde derviş, pirleri saydıkları Seyyid Battal Gazi türbesinde yılda bir defa bir araya gelerek yedi gün süren coşkulu bir merasim düzenlerlerdi. Ayinlerle geçen günlerin tesadüf eden ilk cuması, başlarında 'baba'ları, büyük bir ziyafet çeker, sonunda hep bir ağızdan dua ettikten sonra köçek denilen gençlerin tepsilerde sunduğu toz (herba polverizata) asseralı (esrar) yerlerdi. Ardından büyük bir ateş yakıp, etrafında tarikatlarına övgüler düzerek hep beraber sema ederlerdi. Sonlara doğru bıçakla kol, göğüs veya baldırlarına çiçek ve kalp figürleri çizer, açılan yaralarını kızgın korla dağlayarak bezlerle örterlerdi.
Reklam
183 syf.
10/10 puan verdi
İplik ve dokumayla başlayıp, gemi yapımı, ecza (spazmolitik/analjezik/antitussif) olarak serüvenine devam eden 'keder otu', 'ruhu çalan hırsız' (beng/berc/esrar/kınnab/haşiş/kendir/gonca/Afgan/aşk otu/çıkık/çiçek/çiftetelli/sarı kız/yuf); Hint ve İran coğrafyasından, Mısır'a, Kuzey ve iç Afrikadan sonra Anadolu'ya
Osmanlılarda Esrar ve Esrarkeşler
Osmanlılarda Esrar ve EsrarkeşlerOnur Gezer · İletişim Yayınları · 202084 okunma
183 syf.
10/10 puan verdi
Osmanlılarda Esrar ve Esrarkeşler
Osmanlılarda Esrar ve EsrarkeşlerOnur Gezer
8.3/10 · 84 okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabı okurken, Tophane'de, umutlarla, işçi alımı için muayene sırası bekleyen, gariban Anadolu insanı ile ben de üşüdüm, nefesimin buharıyla ellerimi ısıttım. Sirkeci'den Gleiss 11'e kalkan trenlerde geride kalanlar için buruktum, onları bekleyen şeyler için ben de tedirgin oldum. Köln'de Ford fabrikasında bantların başına ben de gittim her sabah. Dom katedraline sırtımı verip yolumu buldum. Barakalarda, yurtlarda halsiz düştüm, uyudum. Madenlerde güneş görmeden gençliğimi verdim. Gurbetliği ve yalnızlığı hissettim. Sıla yolunda coşkuyu yaşadım. Baskıyı, şiddeti gördüm. Gettolarda yokluğu özümsedim. Utanç duvarının küf kokan gölgelerinde yürüdüm. Semra Ertan için dizlerimi dövdüm. Çetin Mert ile su kanallarında hayat mücadelesi verdim. Ve yıllar sonra geri döndüm Islahiye'ye. 'Diaspora' mazimizde büyük bir vakıa. Gidenler ne Alman, ne de Türk olabilmiştir çokların nezdinde, ne acı. Bir belgesel gibi izledim kitabı. Akıcı ve heyecan verici. Tavsiye ederim.
11. Peron
11. PeronGökhan Duman · Vadi Yayınları · 2018366 okunma
'Bazı aileler vardı hani, çok önemsenmezdi. Ama her bayram kapınızı çalar, az oturup giderdi. Biz işte o aileydik.'
Sayfa 153Kitabı okudu
'Eşimden bant gelmiş, bütün ev teybin başındayız. Eşim bantta ''İyisiniz inşallah?'' diyor, bütün ev ''İyiyiz iyiyiz,'' diyor. ''Köye kar inmiştir,'' diyor, herkes 'İndi indi,'' diyor. En son anasını, babasını, herkesi andı, ''Kalanlara da hasretle selam ederim,'' dedi. İşte o kalan bendim.
200 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.