Cablisa (Cabülsa) ve Cablika (Cabülka) gayb âleminde olduğu varsayılan iki büyük şehirdir. Cabilsa en batıda, Cablika ise en doğu taraftadır. Her birinin bin kapısı vardır ve yaşayanları yetmiş bin harf kullanır. Bu iki şehir dünya ile âlem-i misal (ruhlar âlemi ile madde âlemi arasında bulunur) arasında bir geçittir. Sekizinci iklim de denilirdi. Tasavvufta da Cabilka sâlikin ilk menzeli, Cabilsa hakikate kavuşmada son menzildir.
Sayfa 76
Bizler, bu fâni dünyada gerçekten garibiz ve yolcuyuz. Ruhlar âleminden ana karnına ve oradan bu fâni dünyaya geldiğimiz gibi dünyada da kalıcı olmadığımıza göre, doğumla başlayan dünya hayatımız birgün mutlaka ölümle noktalanacak; sonra kabir, mahşer ve sırat köprüsü derken yolculuğumuz ya cehennem ya da cennetle noktalanacak.
Reklam
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: Kuşkusuz, ölen kimse kendini kimlerin taşıdığını, kimlerin yıkadığını ve kimlerin kabrine indirdiğini bilir. (Ahmed İbni Hanbel) İnsan, bedensel açıdan madde âlemindeki ve ruhsal açıdan madde ötesi âlemlerdeki kurallara tâbi olduğundan, bedenin ölümü ile ruhlar ölmez ve insanın, gerçek ve kalıtsal kişiliği hiç değişmez. Bu nedenle ölen kimse kendisini kimlerin yıkadığını, tabutunu kimlerin taşıdığını, cenaze namazını kimlerin kıldığını ve kabrine kimlerin indirdiğini açıkça görüp bildiği gibi, ayrıca bizim dünya gözü ile göremediğimiz melekleri ve madde ötesi ruhsal varlıkları da görür ve seslerini işitir.
"İnsanların sevgisini çok fazla kafaya takıyorsun; çok fevrisin, çok hiddetlisin! Sana bir beden veren içine can koyan o yüce el sana kendi anlamsız benliğinden ya da senin gibi anlamsız diğer canlılardan çok daha başka dayanaklar verdi. Bu dünyanın ve insan ırkının ötesinde görünmeyen başka bir dünya, bir ruhlar âlemi var, o dünya etrafımızda, her yerde, o ruhlar hep bizi izliyor, çünkü görevleri bizi koruyup kollamak acı ve utanç içinde ölsek de, hakaretler her yanımızdan bizi vursa da, nefret bizi ezip geçse de melekler çektiğimiz eziyeti görür, masumiyetimizi anlar ve Tanrı bizi en büyük ödülle taçlandırmak için ruhumuzun bedenimizden ayrılmasını bekler. Öyleyse, hayat bu kadar kısa ölümse kesin olarak mutluluğua, ebediyete açılan bir kapısıysa, neden üzüntüye boğulalım?"
Bilindiği gibi, ruhlar Allah'ın birer emridir. Onların gerçek halleri insanlar tarafından bilinmez. İnsanlar ölünce, onların ruhları geçici bir zaman için başka bir aleme gider. Orada dünyada yapmış olduğu işlere göre ya rahat yaşar yahut azab görür. O aleme Berzah Âlemi denir. Bu, dünya ile ahiretten başka olan bir alemdir. Hayatla ölüm arasında uyku hali ne ise, ölümle ahiret hayatı arasında olan Berzah alemi de onun benzeridir. Bunun gerçek halini ancak Yüce Allah bilir.
Tibetli Budistlerin, Oluş Çarkı adı verilen çarkı gösteren ögretici bir resimleri vardır. Manastırlarda bu resim, manastırın içinde değil dışında durur. Resimde, Ölüm Tanrısı’nın korkusuna kapılmış olan insan zihnindeki dünya imgesi görülür. Altı varlık âlemi, sonsuz dönüşünü sürdüren çarkın tekerlek parmaklıkları olarak temsil edilir: biri hayvanlar âlemi, biri insanlar âlemi, biri cennetteki tanrılar âlemi ve dördüncüsü de cehennemde cezalarını çeken ruhlar âlemi. Beşinci âlem, kavgacı iblisler, antitanrılar ya da Titanlar âlemi. Altıncı ve sonuncu âlem ise aç hortlakların, başkalarına duydukları sevgide bir bağlılık, yapışkanlık ve ondan bir beklentisi olanların âlemi. Aç hortlakların doymak bilmez bir midesi ve ufacık bir nokta şeklinde ağızları vardır. Ama tüm bu âlemlerin hepsinin de ortasında kurtuluş ve aydınlanma olasılığını temsil eden Buda bulunur.
Sayfa 210
Reklam
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.