°•○● Ruhum sağlıklı olmadığı için rahat edemem.Bedenim ve ruhum arasında bir sey eksik olduğu icin hareket edemem.Ben de eksik olan hareket degil,hareket isteği
youtu.be/OrCx5wW94m0
Vivaldi’nin bu parçasını ne zaman dinlesem, tarif edilemez derinlikte bir huzur hissederim. Bu huzurun ardından boğazımdaki düğüm sihir olabileceğini düşündürecek bir zariflikle çözülür,
içime sevinç dolar. Sonra aşık olmak isterim. Evet, bu parçayı ne zaman dinlesem karşı konulamaz bir aşık olma arzusu kaplar
Sakil bir yalnızlığın ortasındayım,
Ruhum ve bedenim merdümgiriz.
Bir ışık bekliyorum,
Beni kör karanlığımdan,mefhum dünyamdan çıkarıp,
Sayesine sığındıracak.
Rümeysa Çelik
22012021
Kayıp bir ruhun ilk yer kaybedildiği yer.
Katil de her zaman olay yerine geri döner.
Ruhum mezarın içinde.
Bedenim ise o mezanın başında bekler.
Simdi kaybolduğum yerdeyim.
Kendi ruhumun katiliyim.
Günlüklerim, suç kayıtlarım
Hayatta birkaç sayfadan ibaretim
Her sayfanın üzerinden geçiyorum.
Ve bu kendimi kaçıncı kaybedişim, bilmiyorum....
~Bazı insanlar böyle yaşar 2 🥀
Yaşam dediğin upuzun bir yol; yolcusu ben, kılavuzu bir karınca... Yolculuk dediğin göz açıp kapamalık bir ömür; biz planlar yaparken başımıza gelenlerden hâsıl, tam bir muamma!..
Ne gariptir, insanın aşk'tan kaçıp, aşk'a gel demesi..Ne gariptir; aşk'tan ar edip, aşk'a naralanıp baş(k)a dönmesi... Satırları zengin, sadrı fakir gönüllerde; aşk garip geldi, garip gidecek....
Hayat tam olarak böyle değil mi? Yoğun herkes, herkesin kendince idealleri var, daha iyi daha konforlu bir hayat için. Peki ya bu hayatta aşkın yeri nerde sizler için? Yanlış anlaşılma olmasın gerçek aşktan bahsediyorum. Kendi benliğini sorgularken asıl amaca ulaşmak için teslimiyetten.. Aşkın zorlu yollarını çıkarken hayatındaki olaylardan hareketle bir yolculuğa çıkarıyor kitap bizleri. Rabbe yönelip,rızayı kazanmaktan, nefis terbiyesinden..
Roman türünde olsa da kitap varoluşsal sancılar,kendini sorgulama,kendini bulma yolcuğu gibi felsefi konularla tasavvufun birleşmesinden oluşmuş,şiirsel bir dil var. Emek verilmesi gereken, oturup ince ince işlenmesi gereken konulardan bahsediyor. Sakin bir kafayla kitabın özünün daha iyi sindirileceği kanaatindeyim. Felsefe ve tasavvufun birleştiği kitapları seviyorsanız bir göz atın bence
Her taşta gizlenen bir yazgı vardır, sahibini gözleyen.
Kiminin ayağı taşa takılır, kiminin yoluna taş düşer; kimileri de,taşların peşine düşer.
Ah bedenim, illaki toprak olacaksın; nedir bu bitmek
tükenmek bilmeyen arzuların? Ah, nefsim! Ben ateşine odun olurken sen serinlik ve selamet mi bulacaksın da bunca taş olursun yoluma? Af ki ruhum; bağışlayabilecek misin beni? Nasıl da ayırdım seni, selamet yurdundan...
Ruhum çok yorgun, hele ki kalbim... Bedenim de bitti, ama o diğerlerinin yanında bi' hiç gibi. Çünkü o geçer, onun çaresi var. Ama diğerleri... O belirsizlik hissi...Hiçbir işe yarayamama, kimsesizlik ve bi' başımalık... Onlar hiç geçmiyor. Geçecek mi? Bilemiyorum...
Uzun zamandır, diri diri parçalara ayrıldığım duygusuna kapılmıştım. Sadece bedenim değil, ruhum da sürekli olarak kalbimle bir çelişki içindeydi, bir türlü anlaşamıyorlardı. Sürekli olarak garip bir dağılma ve ve parçalanma halinden geçiyordum.
Çelik dişli çenesinde yaşamın bizler, bir et parçası...
Ayrılacak ruhum, bedenim; senelere göğüs gerdiği sevgilisinden. Biliyor ve titriyor bedenim, ruhumsa korkunun şehvetinde öfke nöbetinde; diş takırdatıyor, bedeni sarıp sarmalayacak buhranların dizgin vurulmaz ateşinde!
Tümü, ne için yaşananlar bilemiyor oysa, doğa feryat tanımaz. ‘’Yerde, birazdan toprağın hükmünü göstereceği moraracak et parçası; aslından, bir çırpıda ayrılacak! Önce tadılacak ölüm, ardından kaçarak gidilecek bu nefret membaı yerden; adalet buuduna.
Kan ter içinde ve ter, kan!
İnsanlık onulmaz bir aman içinde.
Kimimiz can çekişerek, kimimiz devşirerek;
Elbet öleceğiz.
Ayrılık değil... yalnız;
Bedenin ruhtan ayrılışı, ruhtan ayrılıkta ölüm.