İncinme değil bu
Öfke değil
Ah! değil.
Ötesi... çok ötesi.
Tam bir yürek çöküntüsü
Ruhun taşa dönmesi
Aklın büyük yalnızlığı.
İnsana olan inancını yitirme!
Duygular yalnızlığı severdi. Sıkıntı ne kadar paylaşılmak istense de, ancak insanın kendi içinde Her duygunun huzursuzluğu kendi halinde dinginliği bulunca giderdi. Hepsinin kişiye söyleyecekleri vardı. Duygular dile gelemediği zaman huzursuz ederdi. Duygunun sesinin işitilmesi, söylemek istediklerinin anlaşılması için içe dönük bir ruhun yalnızlığı gerekirdi.
Yalnızlık duyguların kelamıydı.
Yalnızlıkta dili çözülürdü hislerin. Onları iyi dinlemek gerekti. İşitilmedikleri zaman insanı huzursuz ederlerdi. Neydi bunlar? Ne hassas şeylerdi. Ne kırılgandılar, ne de çok söyleyecekleri vardı bize. Her hissimiz, Rabbimizden bize uzanan, O'nunla konuşma yollarımızdı. O'ndan gelenin kelamı da elbet sınırsız olurdu.
İncinme değil bu
Öfke değil
Ah! değil.
Ötesi... çok ötesi.
Tam bir yürek çöküntüsü
Ruhun taşa dönmesi
Aklın büyük yalnızlığı.
İnsana olan inancını yitirme!
sen benimle gökyüzünde koşmayı
sen benimle ölürken buluşmayı
paylaşabilir misin
güneşi koklayınca çatlayan bir tohumu
ırmağın yüreğinde çiçeklenen yangını
her akşam yalnızlığı uyandıran toprağı
her sabah bir gölgeyi sevindiren yaprağı
paylaşabilir misin
sen benimle gökleri paylaşabilir misin
hani salkım saçaktır bulutlarda sevgiler
hani bir turna
İncinme değil bu Öfke değil Ah! değil.
Ötesi... Çok ötesi.
Tam bir yürek çöküntüsü Ruhun taşa dönmesi Aklın büyük yalnızlığı. İnsana olan inancını yitirme!
İncinme değil bu
Öfke değil
Ah! değil.
Ötesi... çok ötesi.
Tam bir yürek çöküntüsü
Ruhun taşa dönmesi
Aklın büyük yalnızlığı.
İnsana olan inancını yitirme!