yalnızlığın en yalın halini görüyoruz uyuyan adam da. yalnızlığı felsefi oluşumlardan sıyırıp tamamen beşeri bir hayat gerçekliği içerisin de, belki de kendi hayatının bir yanısımasıydı uyuyan adam. hep bir uyku halinde mi yoksa uyanış aralığında kalmış bir cendere hali mi sorunsalı ile çağımızın hastalığı olan sürekli mutlu olma ya da mutluluk arayışının bir tür aldatmaca olduğunu dile getiriyor yine mutlu olabilme umudu içerisinde. bir anlamda makineleşen toplumun, insanın yabancılaşan bedeninde ki ruhun duygu durum değişikliklerinin yorulduğu nokta ya vurguları kitabı zirvelere çıkarıyor. insanlık sanayileşip, makineleşip, rutinleşip, tek düze hayata adanmış olan bedenin ruhla çatışmaları. ruh diplerine inip çözümlemeleri, yaşamın bir anlam arayışı. o anlamın aslında bir tür aldatmaca oluşunun farkındalığı ile uykuda olan beden ile uyanışta olan ruhun çatışmasını izliyoruz kitapta....
İncinme değil bu
Öfke değil
Ah! değil.
Ötesi... çok ötesi.
Tam bir yürek çöküntüsü
Ruhun taşa dönmesi
Aklın büyük yalnızlığı.
İnsana olan inancını yitirme!
Bekliyorsun.
Ruhun enerjiyi bir yere akıtarak dirilmek istiyor olası mı bu? Neye, kime akıtacaksın onu, kimi ortak edeceksin duygularına? Sana senin eziyetine kim katlanabilir? Yalnızlığı kabul edemedin mi? Dostun kimdi senin?
Bekliyorsun.
Sürekli bekleyişleri art arda ekliyorsun: seni seyrediyorum ve ses etmiyorum. Çünkü bekleyişinin süslü bir imparatorluğu vardır. Umut silinene kadar güçlü bir direnişle dikilirsin tahtında. Sonra düşüş başlar. Başladığın yere dönüş. Kara anaforu bulma isteğiyle delice labirentlerinde acının dört dönmektir dönüş yeniden başlamak üzere düşüşe.
Bir ömrün bekleyiş eziyeti içinde kıvranabilmek uğruna başa dönüşün bekleyişiyle geçmesini düşünebiliyor musun? Bu acı arayıştan kim kurtarabilir insanı? Sevgili mi? Dost mu? Kardeş mi? Boş inanç mı? Ülkü mü?
İncinme değil bu
Öfke değil
Ah! değil.
Ötesi,
çok ötesi,
Tam bir yürek çöküntüsü
Ruhun taşa dönmesi
Aklın büyük yalnızlığı.
İnsana olan inancını yitirme!
İncinme değil bu
Öfke değil
Ah! değil.
Ötesi...çok ötesi.
Tam bir yürek çöküntüsü
Ruhun taşa dönmesi
Aklın büyük yalnızlığı.
İnsana olan inancını yitirme!
Yaşamsal bir koşul olan güven un ufak olduğunda, kronik hastalıktan mustarip herhangi bir kişinin yalnızlığı da,haliyle , yayılır; bunun yanı sıra, doktorun da tarzı ve iyileştirme şekli köklü bir biçimde değişir.
Yalnızlığa dair neler okuduk neler hissettik. Kimi zaman Kafka gibi mutluluk arayan insan yalnız olur, Peres gibi şeffaflık ve var oluşunu öğrenmek için yalnız olur ve tabiki Schopenhauer gibi özgürlüğü hissetmek isteyen insanlar yalnızlığı seçer. Asil bir yalnızlığı hangimiz lakayt bir arkadaşlığa tercih etmeyiz ki? Sanıldığı kadar anlatıldığı