Lozan antlaşmasının imzasından sonra Atatürk'ün parolası şu olmuştur: "Savaş bitti, yaşasın savaş!" Gerçek silahlar kahrolsun! Yaşasın manevi silahlar! Yaşasın, atalardan kalan ulusal ruhun yansıması olan manevi silahlar! Etten ve kemikten düşmanları yendik, hain ve gizli düşmana karşı, düşünüşümüze dadanan ve ulusal bilinci binçaltına süren yabancı manevi güçlere karşı savaş!
Sayfa 72 - Toplumsal dönüşüm yayınlarıKitabı okuyor
Halk arasındaki dinsizlik sadece kilisenin meselesi değildir. Bu mesele devlet için de tehlike teşkil eder. Kitlelerin dine karşı duyduğu ilgisizlik halkın en tehlikeli hastalığı olabilir. Fevri gençler ve zekâ yoksunu liberaller dinsizliğin özgür düşüncenin yansıması olduğunu söylemekle büyük bir hata yapıyorlar. Dinsizlik ruhun zayıflığı ve hastalığıdır. Dinsizlik, halktaki kutsal her şeyin yok olması ve neticesinde insanın elinde vahşiliğin, vicdansızlığın, ahlaksızlığın, kabalığın, bencilliğin, zorbalığın kalmasıdır.
Sayfa 37 - Can Yayınları, 8.Baskı, Çeviri: Ana Kılıç, FinlandiyaKitabı okudu
Reklam
Tanrı gerçekten var mı, yoksa kutsal imtiyazlarının korunmasını gözeten bu yeryüzü güçlüleri tarafından, vatandaşlarını daha da rahat sömürebilmek için, kendi tasarılarına göre mi yaratılmıştır; yeryüzünün gökyüzüne bir yansıması mıdır; bu gibi şeyleri artık umursamıyor, ben yalnız sabaha çıkıp çıkmayacağımı bilmek istiyordum. Ölümün karşısında mezhebin, imanın, itikadın ne kadar gevşek ve çocukça olduğunu hissediyordum. Sağlığı yerinde ve mutlu olanlar için, eğlencelik şeylerdi bunlar. Ölümün ve çektiklerimin korkunç gerçeği karşısında, kıyamet günü üzerine, ruhun ahretteki mükâfatları üzerine bana telkin ettikleri şeyler, tatsız bir aldatmaca oluyordu. Bana öğrettikleri dualar, ölüm korkusu karşısında etkisizdiler.
Ben, ruhun varlığına inanmam. Ölümden sonra hayatta kalan hiçbir şey yoktur. Beden, insan zihninin organik düzeneğidir. Çalışıyorsa, hayattaysa düşünce üretir. Beyindeki elektrik akışının sona ermesiyle ne ruh kalır ne de zihin. Nasıl bir akü, elektriğin kendisi olduğunu iddia edemezse, insan da enerjinin kaynağı olduğundan söz edemez. Ama hayalperestlik ölümlüye hastır. Tanrının yansıması olduğunu iddia etmek, ölünce ona dönmek, ölümlü bir deri çantada ölümsüz bir ruh taşımak. Çocuklar için bütün bunlar. Anlaşılması gereken, bedenin bir depo olduğu. Boşaldığı zaman imha edilen bir depo.
“Kitlelerin dine karşı duyduğu ilgisizlik halkın en tehlikeli hastalığı olabilir. Fevri gençler ve zekâ yoksunu liberaller dinsizliğin özgür düşüncenin yansıması olduğunu söylemekle büyük bir hata yapıyorlar. Dinsizlik ruhun zayıflığı ve hastalığıdır. Dinsizlik, halktaki kutsal her şeyin yok olması ve neticesinde insanın elinde vahşiliğin, vicdansızlığın, ahlaksızlığın, kabalığın, bencilliğin, zorbalığın kalmasıdır.”
Sayfa 37 - Can KlasikKitabı okudu
Tanıdık olan ise; arabanın koltuğuna her oturduğunda, aslında boş olan yan koltuğa bir süre bakarak, ruhun terk edilmesini andıran derinlikte bir it çekiş ile bu anılar girdabından uyanmaya çalışmak ve ruhunu bu girdaptan kurtarmak gayretiydi.
Reklam
291 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.