Affetmek, unutmak ya da görmezden gelmek değildir. Ancak geçmiş hikayelerimizi hatırlarken onları duygusal yükten arındırmış olmaktır. Yani onları hatırladığımızda artık acı çekmemektir.
Cüneydi Bağdadi sözünde Şöyle buyurmuştur:
"Peygamberimizin (salat ve selam üzerine olsun) izinden gitmekten onun sünnetine uyup yoluna bağlı kalmanın dışında kalan her yol hakka kapalıdır."
Ebu Yezid Bestami diyor ki:
Kendisine çeşitli kerametler verilmiş olan birini havada uçarken bile görseniz, Allah'ın emir ve yasakları ile ilgili tutumunu Allah'ın koymuş olduğu sınırlara uyup uymadığını ve şeriata bağlı olup olmadığını iyice anlamadıkça kendisine aklanmayınız.
Bir gün Peygamberimize (salat ve selam üzerine olsun) 'Allah hakkında doğru düşünmelerine rağmen dinin hükümlerini uygulamayan bir kavmin durumunu sordular.' Peygamberimiz (Salat ve selam üzerine olsun) bu soruyu soranlara şu cevabı vermiştir:
"Sözünü ettiğiniz kavim yalan söylüyo. Çünkü eğer onlar Allah hakkında doğru düşünselerdi, doğru ameller işlerlerdi."
Tasavvufun Yolu ve amacı konusunda Gazâli'ye başvurmak istersek onun İhya-ü Ulumiddin adlı ölümsüz eserinde şöyle dediğini görürüz:
"Tarikat, nefse karşı mücadeleyi ön plana almak, kötü sıfatları huyları atmak, diğer her şeyle ilişkiyi keserek gayretin olancası ile Allah'a yönelmektir. Bu dereceye ulaşınca Ulu Allah kulunun kalbine egemen olur ve orayı ilim nurları ile aydınlatmayı kendisi üzerine alır. Kalbin işini Allah kendi üzerine alınca oraya rahmet yağar ve her tarafına Nur doğar, göğüs genişler, kulun önünde melekût âleminin sırları açılır ilahi rahmetin lûtfu sayesinde kalbin üzerine örten perde kalkı verir orada ilâhi sırlarla ilgili gerçekler parıldamaya başlar."