Bizim duygularımızı her zaman geçiştiriyorsunuz Başınızı okşayıp "Geçer bunlar..." dediğinizde her şey bitecek sanıyor, acımızı utanç verici derecede basitleştiriyorsunuz. Halbuki, biz sadece anı yaşamanın derdinde değiliz. İleride bir dağı gösterip "Oraya ka- dar gidebilirsen her şey düzelecek!" dediğinizde söylediğiniz şeyin muhtemelen doğru olduğunu ve oraya gitmemiz gerektiğini de düşünüyoruz. Fakat siz bunu söylerken şu an yaşadığımız şiddetli ağrıyı bile isteye yok saymamızı, görmezden gelmemizi istiyorsunuz. "Hadi, az kaldı. Devam et!" diyerek bizi ağrılar içinde yürümeye zorluyorsunuz, size göre iyileşebilmemizin tek yolu bu! Şüphesiz ki bu işte bir yanlışlık var. Eğer bana sorarsanız da yanlış olan sizsiniz, biz değil!
Ruhta biriken bütün sıkıntıları uğraşmadan bertaraf edebilmeyi sağlayacak derecede bir ego yoksunluğuna, fedakarlığa ve ihtiyata sahip olmak, kimseden karşılık beklemeden hizmet etmenin saf mutluluğunu hissetmek ve hissettirmek.
Bazen hangisi daha doğru bilmiyorum; toplum içindeyken insanlara uyum sağlayarak benliğimi ayrı bir yere koymak mı, yoksa her ne durumda olursa olsun kendimi değiştirmeden özüme uygun yaşamak mı?