Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
«Köy halkı acı haberi öğrensin ve merhumun kim olduğunu anlasın diye ölüm ilanlarında adını Veliçka yazdırdık. Ancak mezar taşında adı Zoitsa - taş ustası ismi doğum belgesine göre yazmış. Bulgar olarak yaşadı ama onu Rumen olarak defnettik. Sevgili anneanne, son nefesin hangi milliyettendi acaba?»
Sayfa 62
«Dobruca'yı yeni ikiye bölen uluslararası antlaşma, sağlam aile bağlarını da parçalıyormuş - babaannemin kocası bir Rumen kadınla kaçmış. Muhtemelen tam o sıralarda babaannemin kalbi harap edilen vatan toprağına benziyordu: kuzeyde, acısı sönmeyecek olan; güneyde, kaçınılmaz olan; aralarında da zorla çizilen sınır çizgisi. Babaannemi o sınırda yaşar ve iki hayatının kan akışında karışmasına engel olurken hayal ediyorum.»
Sayfa 16
Reklam
(...) Rumen orta sınıfının ölüme karşı tutumu, son derece küçük düşürücü bir şekilde vuku bulur. Köylülerden en fazla bir veya iki kuşak önce gelen orta sınıf, köylü yaşamının zorlayıcı koşul­larına gösterilen aşırı tepkiyi temsil eder. Bu yüzden orta sınıf mensupları; çile, çaba ve yaşamın temel gerçeklerinden müm­kün olduğunca kaçınılması gerektiğini düşünür.
Sayfa 50
Bu Rumen mitolojisinin konuklarına barınak olsun diye düzenlenmiş bir kale varsa, o da Karpatlar Şatosu idi!
Rumen ayyaş değildir, ama kederlenince içer. Özellikle de "bıçağın, yoksulluk bıçağının kemiğe dayandığını duyumsa­dığı" zaman içer. İçip tanınmaz hale gelir. Doğal halindey­ken iyi yürekli, bilge bir adamken, suç işlemekten çekinme­yen kaba saba bir herife dönüşür.
Sayfa 77 - İş Bankası Kültür Yayınları
Arkadaşlar işi açıklığa kavuşturalım, Başkalarının sizin hakkında düşündüklerine kafayı taktığınız sürece onların kölesisinizdir. Elbette yapamazsın diyenler olacak. Sen yapmaya başladığında bile bu eleştireler çoğalacak. Göz olacak, söz olacak. Ama sen yılmayacaksın, yıkılmayacaksın, pes etmeyeceksin. Hedeflerinden vazgeçmeyeceksin. Yolunda ilerlemeye devam edeceksin. Ne güzel demiş rumen ata sözü; Köpekler istedi diye atlar ölmez.
Reklam
Lisede tarih öğretmeni olmak yada bir kutuphane veya arşivde araştırmacı olmak istiyordum. Fakat bunun yerine cephede bir keskin nişancı, rumen ve alman askeri üniforması giymiş insanların usta bir avcısı oldum. Peki ya bu insanlar neden buraya, benim toprağıma geldiler, neden beni barışçıl meslegimi bırakmak zorunda bıraktılar ki?
Sayfa 117Kitabı okudu
Alman askerleri 1 Temmuz’da Akyar’ın harabelerine girdi. Şehir içindeki tüm mukavemet üç gün içinde kırıldı. Manstein, 35.000’den fazla Alman ve Rumen zayiatı karşısında dünyanın en güçlü kalelerinden birini ele geçirmişti. Sovyetler 113.000 ölü yahut esir vermiş, yedi Sovyet tümeni imha edilmişti. Bu, maliyetli olsa da harikulade bir zaferdi ve Hitler, Manstein’ı 1 Temmuz’da mareşal asasıyla ödüllendirecek kadar tatmin olmuştu. Manstein askeri kariyerinin zirvesine varmıştı.
Epey ülke gördüğüm ve epey kitap okuduğum bir ömrün sonunda, Rumen köylüsünün haklı olduğu sonucuna vardım. O hiçbir şeye inanmayan; insanın mahvolmuş olduğunu, yapacak bir şey kalmadığını düşünen ve kendini tarih tarafından ezilmiş hisseden köylünün... O kurbanlık ideolojisi, bugün benim de anlayışım oldu, tarih felsefem oldu
"Manstein Kırım’da Wehrmacht’ın Sovyetler Birliği’ndeki çabasından nere­deyse bağımsız, Güney Ordu Grubu’ndan sadece tek tük destek aldığı dokuz aylık bir harekât icra etti. Bu dönemde dört Sovyet ordusunu ezip, düşmana 360.000 zayiat verdirdi. Kırım’daki sınırlayıcı arazi Manstein’ı manevra savaşı için birtakım fırsatlar sunan bir harekât yürütmeye zorladı. Ancak bu fırsatlar ortaya çıktığında kendisi onlardan istifade etti ve Paulus’un 1942 sonbaha­rında Stalingrad’da yürüteceğinden çok daha zekice bir mevzi muharebesi yönetti. Ancak astlarına ve Rumen müttefiklerine karşı sergilediği güvensizlik ve Akyar’ın düşüşü sonrasında SS’in binlerce Sovyet sivili ve savaş esirini infaz etmesine rıza göstermesi Manstein’ın zaferine leke sürdü."
229 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.