Kitap fazla bilgi içeriyor. Hatırat değilde tarih kitabı gibi.
İsimleeeer...
Mekanlaaaar...
Hafızasıyla başı dertte birisi olarak, bir insanın her şeyi bu kadar ayrıntılı hatırlaması mümkün mü gerçekten?, Diye düşünüyorum derin derin. Hayranlık mı, benimkisi, gıptayı aşan hafif yollu kıskançlık mı?
Her tanıştığı insanın şeceresini, mensup olduğu ailesini, anne tarafından nereye kimlere mensuptur, baba tarafı kimlerdendir, mensubiyetinde olduğu kişilerin vasıflarını, nerede ne zaman kimlerle ne yaşadıklarına kadar uzanan uzuun uzuuun anlatışlar.
Ben daha ziyade hayatından bahsedecek diye düşünmüştüm. Yani nasıl desem, burada da tabiki hayatını yaşadıklarını anlatıyor ama fazla mekanik, geldi bana.
Şuraya gittik, şu oldu, Ravzaya girdik benim hayatımın parçası oldu Ravza, Medine, diye anlatıyor, Ayşe Hümeyra hanım.
Ama nasıl?
İç dünyasını çok açmıyor bizlere. Duyguların ayrıntıları veya derinliği yok. Sadece bilgisi var. Yani bence böyle. Belki de kendine saklamak istedi, bilinçli bir tercih bu. Bilemedim.
Ama, ben böyle bir hayatı, duygu dünyası üzerinden de okumak isterdim.
Ayşe Hümeyra hanımın, cumhuriyetin en zorlu senelerinde, tek başına, dimdik bir kadın olarak var olması, hayatında hiç bir tedirginlik yaşamadan, cesurca kararlar vermesi ve bu kararları uygulamadaki istikrarı okunası ve örnek alınasıydı.
Hele ki, her yerde, her zamanda, her koşulda, herkesle olabilmesi. Aynı zamanda hayatının fedakarlık ve hizmet etme, faydalı olma temelleri üzerine bina olması inanılmazdı.
Ve tüm bu olmazların, olması gerekenler olmuş kolaylığı içinde olması. Hiç şikayetsiz, zorlamaksızın ve hiç zorlanmamış, gibi.
Bambaşkaydı.