Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
416 syf.
5/10 puan verdi
Kitabı tavsiye üzerine almıştım serinin devamını okumayacağım koca bir kitap boyunca sadece bize kitabın evrenini anlatmış gerçekten sıkılarak okudum
Bir Kış Gecesi Masalı
Bir Kış Gecesi MasalıKatherine Arden · Ephesus Yayınları · 2021642 okunma
Yorum
[23/4 17:52] Mustafa: Bitti.. [23/4 17:52] Mustafa: :( [23/4 17:53] Mustafa: O denizin dibinde özgür bir ruh şimdi [23/4 17:53] Mustafa: Ruth yalan dunyasiyla ve çevresindekilerle yerin dibine batsın [23/4 17:53] Mustafa: Onu yalnizliga iten maceraci ruhunu alan insanlar da [23/4 17:35] Rumeysa: ask yayınlarla ve halkin ilgisiyle besiye çekilmesi gereken kötü ve çirkin bir sey midir
Martin Eden
Martin Eden
Reklam
Kendime dönmeli ve benden olmayanı reddetmeliyim. Ben önemli biriyim.
Prof. Dr. Mehmet Görmez bir sohbetinde şöyle ifade ediyor durumumuzu: “Yeni bir uygarlık doğdu. Sanal uygarlık. Bu uygarlık bütün katılımcılarını pasif birer seyirciye dönüştürüyor. Bu uygarlığın en büyük hareket noktası akıl değil gözdür. En büyük eylemi düşünmek değil bakmaktır. Müşahede etmek değil seyretmektir. Göz bu uygarlıkta bir nazar aracı değil bir arzu, istek, şehvet aracına dönüşüyor. Bu da beraberinde bencilliği, duyarsızlığı, doyumsuzluğu getiriyor. Şiddeti doğuruyor. Bu sanal ekran uygarlığında insan hem kendisiyle hem âlemle ilişkisini hakikat üzerine değil, suret ve görüntü üzerinden kuruyor. Bu uygarlık insan hayatında görsel idraki egemen kılıyor. Görsel idrakin egemenliği, aklın idrakini zayıflatıyor. Kalbin idrakini bir çeşit ölümle karşı karşıya bırakıyor. İnsan idrak sahibi bir varlıktır. İdrak hem mantık hem felsefe hem psikolojinin kavramıdır. İnsan kendisi dâhil dışarıdaki âlemi aklıyla ve kalbiyle idrak eder. İnsandan istenen külli bir idrakle hareket etmesidir. Aklı ve kalbiyle. Yalnız duyu organlarıyla değil. İnsan ancak böyle bir idrakle iman edebilir. Ancak böyle külli bir idrakle madde ve manayı, fizik ve metafiziği,mülk ve melekût âlemini birlikte kavrayabilir.”
uzmanlar sosyal platformlarda çok fazla vakit geçiren gençlerin yeni bir profil oluşturma, bir sosyal çevreye dâhil olma, bazı eksikliklerini sanal olarak kapatma eğiliminde olduğunu söylüyorlar.
Çağın getirdiğine çaresizce bakıp üzülmek, hayıflanmak. Ve kabullenememek bir türlü.
Reklam
Dahası güzel ne, diye sormak istiyor insan. Kim güzel? Birbirinden farkı olmadan “aynılaşınca” güzel mi oluyoruz sahiden?
80 syf.
7/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Öncelikle kitabı beğendim. Edgar Allan Poe'nun eserlerinden toplanmış sözlerden oluşan bir aforizma kitabı. Daha çok etkileyici sözlerden oluşan bir kitap. Bazı sözleri tam olarak anladığımı söyleyemem ama çok etkileyici sözler de vardı tabii. Sonuç olarak kitabı beğendim herkese tavsiye ederim.
Edgar Allan Poe
Edgar Allan Poe
Karanlıktır İnsanın Ruhu
Karanlıktır İnsanın RuhuEdgar Allan Poe · Aylak Adam Yayınları · 2016969 okunma
Modern zamanın en büyük götürüsü bizi köklerimizden koparmaya, söküp almaya çalışmak olsa da buna karşı dirençli olmak boynumuzun borcu.
Reklam
Nick Sitzman isimli bir demir yolu işçisi vagonların son kontrolünü yaparken yanlışlıkla bir dondurucuda kilitli kalır. Çalışmaarkadaşlarının sahayı terk ettiğini anlayınca paniğe kapılıp bağırıp çağırmaya başlar ama kimse onu duymaz. Dondurucuda sıcaklığın sıfır derece olduğunu ve içeride kalırsa kısa süre içerisinde donarak öleceğini düşünür. Karısına ve ailesine başına gelenleri anlatabilmek için içeride bulduğu bıçakla zemine şunlarıkazır:  “Çok soğuk, vücudum uyuşuyor. Keşke uyuyabilseydim. Bunlar son sözlerim olabilir.” Hikâyenin devamında sabah ekip arkadaşları  Nick’i donarak ölmüş bir şekilde bulurlar. Dondurucunun ısı kayıtlarını incelediklerinde bunun imkânsız olduğunu fark ederler. Çünkü Nick’in, içinde kilitli kaldığı dondurucu bozuktur ve o gece de dâhil son bir haftadır hiç çalışmamıştır. Dondurucunun içindeki sıcaklık 10 santigrat derecenin altına hiç inmemiştir. Bunun sonucunda şöyle bir düşünceye varırlar: Nick’i soğuk öldürmedi, Nick düşünce gücüyle kendi kendisini öldürdü.
Çocuk iki dakika dursun, diyerek çizgi film izlettik sabahları. Yolda ağlayınca telefonumuzu verdik eline. Hatta gurur vardı hepimizin yüzünde. Arkadaşlarımızla konuşurken, inanır mısın daha üç buçuk yaşında, kendisi açıyor arama motorunu. Mikrofona basıp izleyeceği şeyi söylüyor. Benden akıllı vallahi, dedik. Dedik! Dedik de işler çığırından çıkmaya başladı bir süre sonra.
Ne zaman birkaç ebeveyn bir araya gelsek çocuklarımızla alakalı ahlaki kaygılarımız ortak sohbet konumuz oluyor. Bizden onlara aktarılmayan o “şey” yaralıyor kalbimizi. Hata ve hatalı aramaktan gözlerimiz kanlandı. Uzaklara bakmaya hiç gerek yok hâlbuki. Arz talep dengesinde başından ayrılmadığımız her görüntü, tıkladığımız her içerik biraz daha sömürdü benliğimizi. Artık eski “ayıp”lara ayıp demek hata oldu.
Biraz amiyane ifadeyle bu tavrımıza “klavye delikanlılığı” deniyor. Hepimizin hayatının bir parçası olan teknolojik cihazlar ne yazık ki faydası kadar zarar da veriyor hayatımıza. Zararın en mühim kısmıysa normalleştirdiğimiz anormal tavırlarımız ne yazık ki.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.